Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  EkspresEkspres  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Pişmanlık; nefes almak kadar doğaldır.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Issa Philippe
Ravenclaw 7. Sınıf Öğrencisi
Issa Philippe


Kadın
Ruh hali : Pişmanlık; nefes almak kadar doğaldır. 44692542ju9
Mesaj Sayısı : 478
Yaş : 31
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 11754
Ekspresso Puanı : 12
Kayıt tarihi : 09/12/08

Pişmanlık; nefes almak kadar doğaldır. Empty
MesajKonu: Pişmanlık; nefes almak kadar doğaldır.   Pişmanlık; nefes almak kadar doğaldır. Icon_minitimeC.tesi 18 Eyl. 2010, 23:30

Genç cadı geride kaldığını fark edince önce adımlarını hızlandırdı. Fakat öğrencilerin arasına karışmaya başlaması ile umutsuzca adımlarını yeniden yavaşlatması bir oldu. Nick’i aldattığı çocuk bir iki adım ilerisinde yürüyordu. Yemekte eski sevgilisinin attığı kötü bakışlar bir an içinde gidip çocukla konuşma gibi bir arzu doğursa da hemen yok olmuştu. Nick’i seviyordu, onu kaybetmiş olabilirdi ama bu sonsuza kadar böyle olacak anlamına gelmezdi. Gelir miydi yoksa? Bütün vücudunu kaplayan umutsuzluk ile yürümeyi kesti. Başını ellerinin arasına alarak duvara yaslandı. Daha okulun ilk gününden bu kadar umutsuz bir durumdaysa ilerleyen günlerde ne yapacaktı hiçbir fikri yoktu. Nick’de neden bu kadar büyütüyordu ki bunu? Bir özrün her şeyi çözeceğine inansa hiç durmaz hemen ondan özür dilerdi ama biliyordu tek bir özrün çözeceği bir şey değildi bu ve kendini çözüme götürmeyecek bir şey ile alçalmak istemiyordu ne var ki bunun alçalmak olmadığını henüz on yedi yaşındaki ergen beyni kavrayamamıştı.

Derin bir nefes aldı ve yanından geçenlerin rahatlıkla duyabileceği bir ‘of’ sesiyle dışarıya verdi. Yatakhaneye gitmeli ve uyumalıydı. Yarında Nick’in olmadığı bir Hogwarts’a alışmaya başlamalıydı. Elbette Nick buradaydı ama bir şekilde onu görmezden gelmeli ve kalbine söz geçirmeliydi ve belki de hormonlarına… Sırf kalçaları güzel diye birileriyle öpüşmemeliydi belki de artık. Duyduğu ses ile bütün vücudu yay gibi gerildi, Nick’in sesiydi bu. Eskiden sevgiyle çınlayan o seste şimdi sevgiden çok kızgınlık hakim gibiydi. Küçük sevgilim? İşaret ettiği çocuğa bakmadı biliyordu ne de olsa kimi gösterdiğini. Yüzündeki ifadeyi çözümlemeye çalıştı bir an için; kızgın gözüküyordu ama nefret eder gibi bir hali yoktu aksine kırılmış gibiydi. Elbette kırılır seni şapşal diye geçirdi içinden. Chris – şu kalçaları güzel olan ve Issa’nın Nick’i aldattığı- Nick’in dediğini elbette duymuş ve olduğu yerde durmuş onlara doğru yaklaşmaya başlamıştı bile. Kavga mı çıkacaktı? Elbette hayır. Bir: Ne Issa ne Chris birbirlerine karşı bir şeyler hissediyorlardı ki bu da Chris’in Issa için kavga etmeyeceği anlamına gelirdi ama İki: Hiçbir erkek kendisine atılan lafı cevapsız bırakmazdı. Üçüncüsü ise: laf Chris’e değil Issa’ya idi. Bu yüzden gözlerini Nick’ten istemsizce ayırarak Chris’e döndü. “Hey bak bu ikimizin arasında bir şey. Sanırım karışmamalısın.” “Elbette.” Çocuk beklemediği bir şekilde omuzlarını sallayıp yanlarından uzaklaştı. Zaten kişilik olarak hep silik bir çocuk gibi gelmişti Issa’ya. Kesinlikle ideal sevgili değildi. Yeniden Nick ile kaldığında bakışlarını onun üzerinde sabitledi. Ne Nick konuşuyordu ne de Issa. Kızın beyninin içinde o kadar fazla düşünce uçuyordu ki bunların hepsini konuşmak istese birkaç yıl sürebilir gibi geliyordu. Sonunda cesaretini topladı ve dudaklarından çocuğun adını çıkartmayı başardı. “Nick.” Daha fazlası yoktu. Daha fazlasını yapabileceğini sanmıyordu. Başının döndüğünü sanıyordu halbuki her şey gayet normaldi.

Issa güçlü bir kızdı şimdi de kendini toparlaması ve en azından konuşabilmesi gerekiyordu. Derin bir nefes aldı ve birkaç adım yaklaştı çocuğa; onun mükemmel yüzüne, bedenine bu kadar yakın olmak eskiden güç verirdi kıza şimdi de öyle olmasını umuyordu. Nick’in herhangi bir harekette bulunmasını engelleyerek elini tuttu, aslında bunu nasıl yapmıştı kendi de bilmiyordu. “Yapma lütfen Nick. Seni sevdiğimi biliyorsun, senden başka kimseye sevgili gözüyle bakamayacağımı da biliyorsun. Seni kırdığımın farkındayım ama gerçekten isteyerek olmadı.” Özür dilerim nerdeydi? Neden iki tane kelimeyi yan yana getirmekte bu kadar zorlanıyordu ki? Gözlerini yere indirdi ve içinden basit bir özür bile dileyemediği için kendine küfretmeye başladı. O Nick’siz yapamazdı ve ne yazık ki bunu çok geç fark etmişti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nicholas Hooper
Ravenclaw 7. Sınıf Öğrencisi
Nicholas Hooper


Kadın
Ruh hali : Pişmanlık; nefes almak kadar doğaldır. Heyup7
Mesaj Sayısı : 33
Galleon : 10382
Ekspresso Puanı : 7
Kayıt tarihi : 17/09/10

Pişmanlık; nefes almak kadar doğaldır. Empty
MesajKonu: Geri: Pişmanlık; nefes almak kadar doğaldır.   Pişmanlık; nefes almak kadar doğaldır. Icon_minitimePaz 19 Eyl. 2010, 11:36

Neden Issa’nın yanında durduğunu veya onunla konuşmak için bir hamle yaptığına dair hiçbir fikri yoktu ama o Chris denen çocuğun dönüp geldiğini görünce içindeki o dizginleyemediği kıskançlığını daha fazla saklamak için çaba göstermedi, öfke saçan gözlerle çocuğa bakarken. Tanrı aşkına, Issa gibi bir kız böylesine aptal görünümlü bir çocukta ne bulmuştu ki? Kıskançlıkla yüz hatlarını inceledi çocuğun, sarıya kaçan saçları dağınıktı ama belki gözleri güzel sayılabilirdi. Ancak ne var ki yüzündeki o aptal ifade zaten onu bir tehdit olarak görmemesi için yeterliydi. Issa araya girip çocuğu göndermeseydi, suratına yapıştıracağı bir yumruğun onu çok rahatlatacağını biliyordu. Hayal kırıklığıyla iç çekti ve kavga edemediği için sıkılmış bir ifadeyle genç kıza döndü ama ne var ki oradan uzaklaşıp gitmeyi tercih etmesi gerektiğini fark etti döner dönmez. İkisi bu kadar yakınken ona olan öfkesini canlı tutmakta öylesine zorlanıyordu ki.. Issa’nın bakışlarını üzerinde hissettiğinde ona çevirdi artık en ufak bir kızgınlık izi bile bulunamayan göz bebeklerini. Hayır Nick, bu kadar çabuk değil. Arkanı dön ve yürü.

Gitmek için hareketlendiğinde adını söylemesi bile içinin titremesine sebep olan kız konuştu. En çok onun dudaklarından döküldüğünde seviyordu adını. Karşısındaki kız öylesine masum ve pişman görünüyordu ki Nick bir an için onu aldattığını dahi unutmuştu, yeniden konuşup isteyerek olmadığı söyleyene dek. İsteyerek olmadı mı? Sıkıntıyla iç çekti genç büyücü, genç kızın onu sevdiğini biliyordu, bunu apaçık görebiliyordu ve şimdi neredeyse bedenleri birbirine değecek kadar yakın durduklarında ona olan özlemi öylesine artmıştı ki ne öfkesi ne de kırgınlığı kalmıştı geriye. Boştaki elini uzattı, kızın yüzüne düşen buklelerinden birini geriye doğru çekti. Nazikçe çenesinden tutarak başını kaldırdı kızın yerden, onu böylesine üzgün görmek kesinlikle istediği şey değildi. Aralarındaki o kısa mesafeyi kapattı ve başını hafifçe kızın yüzüne doğru eğdi, nefesini hissedebiliyordu. Nihayet dudakları buluştuğundaysa bu anın gelmesini ne kadar uzun süredir beklediğini fark etti. Ne Chris’i ne de kızın ihanetini düşünüyordu, sadece o ve Issa vardı. Bir de ona olan ve bir türlü yok edemediği sevgisi. Kısa ama özlem dolu bu öpücüğünün ardından hafifçe geriye çekildi istemeyerek de olsa. Evet, özlemişti ama bunu yapmaması gerekiyordu. Özellikle de genç kızın ihanetinin ardından.. Çekip gitmesi ve görmezden gelmesi gerekiyordu ama söz konusu karşısındaki bu kız olduğunda her şey öylesine zorlaşıyordu ki.
‘Issa, seni sevdiğimi biliyorsun. Bunu senden hiç saklamadım ama- ’ doğru kelimeleri seçmek istercesine durakladı Nick. Onu incitmek istemiyordu bunca şeye rağmen, kız değerini bilememiş olsa da hala son derece önemliydi ve onun üzüldüğünü görmek kendisini öldürüyordu. ‘Unutmam kolay olmayacak Issa. Bunu sende biliyorsun.’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Issa Philippe
Ravenclaw 7. Sınıf Öğrencisi
Issa Philippe


Kadın
Ruh hali : Pişmanlık; nefes almak kadar doğaldır. 44692542ju9
Mesaj Sayısı : 478
Yaş : 31
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 11754
Ekspresso Puanı : 12
Kayıt tarihi : 09/12/08

Pişmanlık; nefes almak kadar doğaldır. Empty
MesajKonu: Geri: Pişmanlık; nefes almak kadar doğaldır.   Pişmanlık; nefes almak kadar doğaldır. Icon_minitimePaz 19 Eyl. 2010, 19:13

Nick’in tenini teninde hissettiğinde bütün vücudunu hatta vücudunu kaplayan o milyarlarca hücrenin titrediğini hissetti genç kız. Aynı anda büyük bir kızgınlıkta kapladı vücudunu, nasıl yapabilmişti bunu Nick’e? Hem de kendisi için hiç değeri olmayan biriyle. Yinede gözlerini kapadı ve içinde bulundukları durumun tadını çıkarmaya çalıştı bütün kötü düşünceleri kafasından uzaklaştırarak. Nick’in yanındayken kendini güvende hissediyordu, onun dudakları kendi dudaklarına değdiğinde başka hiç kimsenin başaramadığı şeyi başarıyordu Nick; kalbini deli gibi attırabiliyordu kızın. Ama o bütün bunları hiçe sayarak ona ihanet etmişti. Aslında içten içe biliyordu Nick’in ona yaptığı veya yapacağı her şeyi hak ettiğini fakat bu acı çekmesine engel olmuyordu.

Çocuk ondan uzaklaştığında yapabildiği tek şey ona bakmak olmuştu. Kendisini bir saniye bile bırakmasını istemiyordu. Ama onun gözlerinde farklı bir şeyler vardı sanki. Güvensizlik miydi gördüğü? Emin değildi ama eskisi gibi bakmıyordu işte. Sadece kafasını salladı ve durdu. Bir yaz tatili boyunca unutamamıştı daha ne kadar zaman daha geçmesi gerekiyordu Nick’in kızı affetmesi için bilmiyordu; bildiği bir şey varsa o da daha fazla onsuz yapamayacağıydı. Zaten son zamanlarda yeteri kadar batmamış mıydı? Neden kader birazda onun lehine işler yapmıyordu ki? “Sana unut demiyorum ama bana yemekte olduğu gibi nefretle bakma. Senden uzak kalmak istemiyorum, lütfen yalnızca yanında olmama izin ver. Kendimi affettirmeme izin ver yalnızca.” Gözlerinden akan yaşlarda neyin nesiydi? İlk defa etrafta birileri varken ağlıyor olmayı önemsemedi. Duygularını bir kez olsun rahatça dışa vurabilmek hoşuna gitmişti.

Uzun zamandır Nick için ağlıyordu zaten bunu onun görmesinde ne gibi bir sakınca olabilirdi ki? Etrafta kim var kim yok bilmiyordu fakat bakma zahmetine de girmedi. Kendini gerçekten berbat hissediyordu ve ağlamak onu biraz olsun rahatlatacaksa hiçbir şey umrunda değildi. Duygularını özgür bıraktı ve onlarda kanatlanarak göz pınarlarından yanaklarına akmaya devam etti. “Nick seni seviyorum. Bu hiçbir zaman değişmeyecek, inan.” Onun her hattını ezbere bildiği yüzüne bakıyordu, içinde hissettiği duygular ve içinde bulunduğu durumdan ötürü mü bilinmez sanki Issa onu son gördüğünden bu yana Nick daha da yakışıklı bir hal almıştı. Kızın onda önemsediği tek şey elbette dış görünüş değildi, o zaman onun da Chris'den farkı kalmazdı. Zaten bu gece burada Issa ile konuşarak Nick'de kızın onda bildiği karakterini tamamen doğrulamıştı. Issa söz konusu olduğu zaman çocuğun hareketleri neredeyse her zaman önceden kestirilebilirdi. Bu yazdan öncesine kadar bu durum Issa içinde geçerli olsa da sadece bir anlık 'zevk' ile kız her şeyi batırmıştı. Kimbilir belki de Nick için en iyisi Issa'yı bırakmak olacak, sizce?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nicholas Hooper
Ravenclaw 7. Sınıf Öğrencisi
Nicholas Hooper


Kadın
Ruh hali : Pişmanlık; nefes almak kadar doğaldır. Heyup7
Mesaj Sayısı : 33
Galleon : 10382
Ekspresso Puanı : 7
Kayıt tarihi : 17/09/10

Pişmanlık; nefes almak kadar doğaldır. Empty
MesajKonu: Geri: Pişmanlık; nefes almak kadar doğaldır.   Pişmanlık; nefes almak kadar doğaldır. Icon_minitimePtsi 20 Eyl. 2010, 22:13

Tamamen bulanmış zihninin içindeki her şey ona gitmesini söylüyordu, kalırsa onu affedeceğini biliyordu çünkü. Oysa onu şimdi affetmek istemiyordu. Sadece böylesine kolay olmasını kabullenemiyordu aslında. Kızın pişmanlığını yüzündeki ifadeden okuyabilse de ona karşı hisleri öylesine farklıydı ki, her baktığında ihanetini hatırlayacak olmaktan korkuyordu. İlişkilerinin eskisi kadar kalbini kıpırdatamayacak olmasından, ona yeniden güvenememekten korkuyordu. Genç kıza olan sevgisine dair en ufak bir kuşku dahi yoktu içinde ama aralarına bir şeylerin girmesi fikrinden hoşlanmamıştı. Hiçbir şey olmamışçasına yeniden devam edemeyecekleriniyse çok iyi biliyordu, bilmesine rağmen onu orada öylece bırakıp gidemiyordu işte. Canını yakacağını bile bile yine onunlaydı, tam anlamıyla onunla olmasa da yanındaydı ve beyni kesinlikle gitmesi gerektiğini söylüyordu. Gitmesi ve bir daha kızın yüzüne bakmamasını. Ne var ki, sürekli reddettiği o aptalca duygularının bunu yapmasına izin vermeyeceğinden hiçbir şeyden olmadığı kadar emindi.

Yanında kalmak istiyordu Issa, affettirmek istiyordu kendini. Bunun istediği şey olduğunu sanmıyordu Nick, bir kez daha gitmek için hareketlendiğindeyse onun gözlerinde asla görmek istemeyeceği o yaşları fark etti. Her baktığında içini kıpırdatan o gözlerdeki yaşlar onu öldürüyordu adeta. Pes etti en sonunda. Eh, fazla bile dayanmıştı aslında. Aralarındaki mesafeyi kapattı daha önce hiç olmadığı kadar pişman bir ifadeyle. Pişmandı, kendini ne kadar üzmüş olsa da kızın ağladığını görmek kendine lanetler okumasına neden oluyordu. Ellerini uzattı kızın yüzüne doğru, göz yaşlarını silerken nazik bir şekilde. Hayır, onun ağladığını görmeyi kesinlikle istemiyordu. Kollarını sardı etrafına sıkıca, teselli etmek istercesine. Sanki aldatılan sevgili değil de, yardım etmeye çalışan bir arkadaş gibiydi o anda. Saçlarını okşadı hafifçe, diğer kolu hala kızın etrafındayken.
‘Ağlamanı istemiyorum Issa, bir daha asla ağlamanı istemiyorum. ’ Fısıltıymışçasına dudaklarından dökülen bu sözler öylesine bir kesinlik içeriyordu ki ricadan çok emir gibiydi. O, Issa’nın ağlamasını değil gülmesini istiyordu. Gözlerinde mutluluğu, ışıltıyı görmeyi istiyordu, bu aptalca yaşlar yerine. Ve özellikle de kendisi gibi bir işe yaramaz yüzünden ağlaması onda büyük bir suçluluk duygusu yaratmıştı. Bütün bunlar, yaptıkları ve hissettikleri normal miydi bilmiyordu ama kız kolları arasındayken bunu çok da umursamıyordu. ‘Beni sevdiğini biliyorum ama bunun yeniden birlikte olmamız için yeterli olacağını sanmıyorum. Zaman gerek, biliyorsun. Ve sanırım bu zaman içerisinde arkadaşın olarak yanında olabilirim.’ Zoraki bir tebessüm oluştu dudaklarında, kızı bırakırken. İstediği bu değildi, onun kız arkadaşı olmasını istiyordu. Ama bunun şu anda mümkün olamayacağını da farkındaydı. Sıradan bir kız olsa çoktan affetmişti ama o öylesine değerliydi ki Nick için, her şeyin düzeldiğine emin olmadan onunla yeniden birlikte olmak istemiyordu. Bütün sorunlar çözülmeliydi önce, ancak o zaman yaptığı için suçluluk hissetmeden öpebilirdi onu. Çünkü biliyordu, eğer onu ve ihanetini tamamen unutamazsa içinde hep bir şüphe olacaktı.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Issa Philippe
Ravenclaw 7. Sınıf Öğrencisi
Issa Philippe


Kadın
Ruh hali : Pişmanlık; nefes almak kadar doğaldır. 44692542ju9
Mesaj Sayısı : 478
Yaş : 31
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 11754
Ekspresso Puanı : 12
Kayıt tarihi : 09/12/08

Pişmanlık; nefes almak kadar doğaldır. Empty
MesajKonu: Geri: Pişmanlık; nefes almak kadar doğaldır.   Pişmanlık; nefes almak kadar doğaldır. Icon_minitimeSalı 21 Eyl. 2010, 20:44

Nick'in onu saran kolları gözünden akan yaşların hızlanmasına sebep olmuştu. O, ne kadar ağlamanı istemiyorum dese de; Issa şu durumda ne onu dinleyecek ne de başkasını dinleyecek haldeydi. Nick'i kaybetme korkusu, pişmanlık, her şey içinde o kadar çok birikmişti ki bunu şimdi dışarıya atmazsa ileride onun için çok daha zor olacaktı. Başka kızlar için gözyaşları belki de sahip oldukları en etkili silahtı ama Issa için kesinlikle öyle değildi. Aksine Issa şu anda Nick'in yanında gözyaşlarına hakim olamayarak kendini küçük düşmüş gibi hissediyordu. Halbuki Nick'in öyle düşünmediğini çok iyi biliyordu. O gözyaşlarını sildikçe Issa'nın yanaklarından yenileri süzülmeye devam ediyordu. Son söylediği cümleyi kafasının içinde neredeyse beş kere tekrarladı kız. Ağlaması da bu cümleye odaklanmasından dolayı kesilmişti. Yanında olmak mı? Arkadaş olarak mı? Şimdi çok daha berbat hissediyordu işte. Yüreğine bir yumruk atılmış gibiydi. Gözlerine yeniden hücum eden yaşları güçlükle bastırdı.

Suçluydu bunu biliyordu, kendine daha önce defalarca söylemişti zaten suçlu olduğunu. Ama bunu hak etmiyordu, yani Nick onu hayatından çıkarabilirdi bunu yaparsa ona hak verirdi, ya da onu affedebilirdi bunun içinde ona minnet duyardı. Ama şimdi yaptığına ne minnet duyabilirdi ne de hak verebilirdi. Kıldan ince bir köprünün tam ortasına bırakılmış, yürürse köprünün yıkılacağı söylenmiş bir yandan da başarmak için yürümesi öğütlenmiş birisi gibi hissetti kendini. Tam anlamı ile ortada kalmıştı. Ne yapacağını bilmiyordu? Nasıl bilebilirdi ki, o Nick'e asla arkadaşı gözüyle bakamazdı, bu kadar yaşanmışlıktan sonra yapamazdı bunu; ama aynı zamanda Nick'in yanında olmamasına da dayanamazdı. Nick neden bunu istiyordu ki ondan? Issa'nın kendisini sevdiğini biliyordu, kendisi söylemişti bunu neden yeterli olmuyordu ki? Yeniden başlamak zor değildi, sadece biraz daha özveri ve güven veren hareketler gerekliydi. Bunu kabul ederek özveriyi Nick gösterecekti; güveni ise Issa'nın vermesi gerekecekti. "Nick artık beni sevmiyor musun?" ağzından birden dökülen kelimeler aslında yüreğinin bastırdığı kendi kendine bile söylemek istemedikleriydi. Bu olasılığı düşünmek bile istemiyordu ama Nick sanki artık sevmeyen ve sadece karşı tarafa değer verdiği için yardımcı olmak isteyen taraf gibi davranıyordu. Acıyan taraf gibi...

Arkadaş oldukları süre içinde onu birlikte gördüğü her kızdan kıskanacaktı, çocuğun her hareketinden bir anlam çıkarıp uzun süreli bunalımlara girecekti ve tek istediği şey Hogwarts'dan kaçıp gitmek olacaktı, aynı şu anda istediği gibi. Daha fazla Nick'in yanında olmakta istemiyordu yalnız kalmak ve ağlamak istiyordu. Daha önce hiç istemediği kadar çok hemde. Eliyle çocuğun yanağında gezindi ve ardından yanağına küçük bir öpücük bıraktı, kalbini deli gibi attıran. Hafifçe gülümsedi, " Önemli değil, nasıl istersen öyle olsun." Ama böyle istememeliydi, keşke böyle istemeseydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nicholas Hooper
Ravenclaw 7. Sınıf Öğrencisi
Nicholas Hooper


Kadın
Ruh hali : Pişmanlık; nefes almak kadar doğaldır. Heyup7
Mesaj Sayısı : 33
Galleon : 10382
Ekspresso Puanı : 7
Kayıt tarihi : 17/09/10

Pişmanlık; nefes almak kadar doğaldır. Empty
MesajKonu: Geri: Pişmanlık; nefes almak kadar doğaldır.   Pişmanlık; nefes almak kadar doğaldır. Icon_minitimeÇarş. 22 Eyl. 2010, 21:35

Onu yeniden kolları arasında hissetmek az önce verdiği kararı sorgulamasına neden oluyordu içten içe. Issa’nın o muhteşem kokusu bütün vücuduna dolarken neredeyse bu kokuyu unutmuş olduğunu fark etti. Ve şimdi, istediği taktirde tek bir sözüyle genç kızla yeniden birlikte olabileceğini biliyor olmasına rağmen bu bencilce davranışı sergilemedi. Kollarındaki bu narin, kırılgan bedeni kendi saçmalıklarıyla üzmek ve bir kez daha ağlatmak istemiyordu. Ona olan güveni sarsılmıştı bir kere ve kendinden emin olana dek onunla çıkmayacaktı. Kız ihanetine rağmen bu kadarını hak ediyordu en azından. Nick onu her şeyden çok severken aldatmasına rağmen.. Bilinçsizce çatıldı kaşları ikiliyi birlikte gördüğü o anı hatırladığında. Belini sarmıştı o herifin kolları ve kim bilir neler geçerken öpüyordu genç kızın dudaklarını. Dişlerini sıktı kendini kontrol etmek istercesine. Olayın üstünden iki ay geçtiğini ve kızın çok pişman olduğunu biliyordu ama konu bu değildi ki zaten. Onu hemen şu saniye affedebilirdi ama bu hiçbir şeyi değiştirmeyecekti. Hala her hatırladığında canını yakan bu olayı tamamen zihninden çıkartana kadar bir süre böyle olması gerekiyordu. Evet, bu en doğrusuydu.
Genç kızın dudaklarından dökülen kelimeler çekip aldı onu düşüncelerinden. Ne? Duyduklarını yanlış anladığını sanıyormuşçasına bir ifade belirdi yüzünde ve bakışları yeniden kızınkilerle birleştiğinde tamamen doğru duyduğunu farkına vardı. O tuhaf ifadeyi görmüştü kızın gözleri içinde. Korku muydu gördüğü, yoksa endişe miydi sadece? Bilmiyordu ama hiç hoşlanmamıştı bundan. O şaşkın ifade silinip gitti, yerini kendinden emin bakışlara bırakırken.
‘Saçmalama Is. Seni sevdiğimi biliyorsun, her şeyden, hatta kendimden bile çok. Sakın böyle bir şeyi sorma bir daha, düşünme bile.’ Sadece senden biraz daha emin olmam lazım.. diye bitirdi konuşmasını, içinden. Onca şeye rağmen hala onu üzmek istememesine şaşırıyordu. Sahiden, aşk bu muydu?

Hafifçe gülümsedi kızın teklifini kabul ettiğini duyduğunda. Emindi böylesinin daha iyi olacağına. Zor olacağını bilmiyor muydu? Tabiî ki biliyordu ama ilişkileri daha sağlıklı olacaksa, denemeye değerdi, değil mi? Bakışlarının kızın gözyaşları sayesinde ıslanmış dudaklarına kaydığını fark etti ve kendini hemen toparladı bunun yanlış olduğunu düşünerek. Boğazını temizledi hafifçe ve mesafesini koruyarak elini uzattı, tokalaşmak için. Parmakları temas ettiğinde sanki kırılacak bir şeymişçesine nazikçe sıktı onun elini Nick. Ne var ki bırakmıyordu tuttuğu o eli, neden bilmiyordu ama bırakamıyordu.
‘Of hadi, gel buraya.’ Pes edercesine tuttuğu elinden kendine doğru çekti kızın bedenini. Sıkıca sarılırken ona bir kez daha, gülmeye başladı bu sefer biraz da kendine ve duygularına yenilmiş olmanın verdiği alayla birlikte. ‘Ne saçmalıyorum ki ben? Seni seviyorum ve sanırım emin olmam gereken tek şey de bu. Hem arkadaş olamayacağımızı ikimiz de biliyoruz. Şahsen o Chris denen çocuğu on metre yakınında görürsem yüzünün şeklini dahi değiştirebilirim.’ Hafif bir kahkaha çıktı dudakları arasından, şaka yapıyor gibi bir ton vardı sesinde ama aslında sözlerindeki o ciddi tınının görmezden gelinmesi imkansız gibiydi. O pislik onun kızından uzak dursa iyi ederdi.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Pişmanlık; nefes almak kadar doğaldır.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Gece kadar Siyah
» "Ne kadar ileri gidilebilir?" part 2

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Hogwarts Koridorları-
Buraya geçin: