|
| Sessizlik | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Penelopé Lilith Caliente
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 73 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11974 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 01/07/08
| Konu: Sessizlik Perş. 10 Tem. 2008, 18:59 | |
| Gecenin gürültülü sessizliği her tarafı sarmıştı. Baykuş seslerinden tutun da uzaktan gelen ve zar zor duyulabilen gölün şırıltısına kadar her ses birbirine karışmış bir uyum içerisindeydi. Pen' i yatağa hapseden bu sesler hem içine bir huzur dolmasını hem de artık Hogwarts' da olduğunu anlamasını sağlıyordu. Bu sesleri gerçekten de özlemişti Pen. Bir yaz boyunca bunun hayalini kurmuştu belki de. Artık okuldaydı, artık kendi dünyasındaydı. Aslında okula bayılmıyordu ama evden daha iç açıcı olduğu söylenebilirdi. En azından yapacak bir şeyleri oluyordu, eğlenebiliyordu... Tabi o aptal bulanıklar olmasa burası çok çok daha iyi bir yer olacaktı ama onlar yok olmak yerine her sene daha da artıyordu ve artacaktı da. Ne yazık ki artacaktı... Tabi ileride ne olacağı hiç belli olmazdı. Belki de herşey tersine dönecekti ve Pen' in istediği de buydu. Bunun olması için elinden geleni yapacaktı.
Yaklaşık dört buçık saatlik uykunun ardından sakince uyanmıştı Pen. On ikiyi geçerken uykuya daldığını tahmin ediyordu. Şimdi ise saat beşe on vardı. Hava daha aydınlanmamıştı ve görünüşe göre herkes -aptal ev cinleri dışında- uyuyordu ve belki de rüya görüyordu. Usulca yatağında doğruldu. Etrafa bir baktı. Bir sürü yeni kişi vardı yataklarda. Artık küçüks değildi Pen, tabiki yeniler gelecekti. Gecenin sesini dinlemekten sıkılmış bir ifadeyle tırnaklarıyla oynamaya başladı. Normalde istese günlerce deliksiz uyuyabilecek biriydi Pen ama son zamanlarda en fazla beş saat uyuyordu ve uykusuzluk çekmiyordu. İstemeden gözleri açılıveriyordu az bir uykudan sonra. Neden böyle olduğunu bilemiyordu Pen ama pek de rahatsız değildi bu durumdan. Düşüncelerini bir kenara bırakıp heyecanlı bir görünümle üzerindeki pikeyi bir kenara attı ve ayağa kalktı. Karman çorman olan sandığını kurcalamaya başlamıştı. Daha yeni geldiklerinde çoğu kimse sandıklarını boşaltmamıştı. Tabi arada bazı titizler vardı ama neyse. Gerçi Pen' in boşaltmama sebebi yeni gelmiş olmaları değildi. Zaten hiç boşaltmazdı ki o sandığını. Bazı eşyaları sandıktan isyan edercesine fırlamış olurdu o kadar. Ha bir de bazıları dolabının içine yumulmuş olurdu. Derslerin başlamasına daha çok vardı. Bu yüzden okul kıyafetlerini giymemeye karar verdi. Hava daha soğumamış, yazın etkileri kaybolmamıştı. Tabi sabahın erken saatlerinin hafif soğukluğunu saymazsak. Üstüne askılı, kurukafalı siyah badisini altınaysa yine siyah bol kaprisini giyecekti. Onları zar zor sandıktan çıkardı ve pijamalarını çıkarıp yatağının üstüne savurdu. Bu arada sessiz olmaya özen gösteriyordu. Bunun sebebi başkalarını rahatsız etmek istememesi değildi ki böyle bir şey asla olmazdı. Sebebi birinin uyanmasını ve onunla konuşmasını çekemeyecek olmasıydı. Hızlı hızlı giysilerini giydikten sonra yanından hiç ayırmadığı asasını cebine koydu.Yürümeye başladı. Bir yandan da keşke burada yatanlar bulanık olsaydı diye düşünüyordu. Çünkü uyku en zayıf anlardan biriydi ve burada yatanlar bulanık olsaydı onların başına gelecekleri kimse tahmin edemezdi. İstemsiz olarak sırıttı ve sonra gülmemek için ağzını kapadı. Yine de küçük bir ses çıkmıştı ağzından. Kimsenin uyanmamış olmasına sevinerek yine o ciddi tavrını takındı ve yatakhaneden çıkıp boş sınıfa inen merdivenleri indi.
Koridor bomboştu. Bu halini çok seviyordu Pen koridorun. Sessiz ve boş... Adımlarını hızlandırarak geçen sene onca kavga ettiği ve Pen' den nefret ettiği açıkca belli olan tablonun arka kısmına geldi. Yine kızgın bir tavır takınacağı kesindi tablonun. E tabi takınırdı. Onu bu saatte uyandıran tek kişi Wen olurdu hep. Tablo kızgın kızgın Pen' e bakarken bir yandan da geriye doğru savruldu. Homurdanarak bakışlarını daha da sertleştirdi ama Pen hiç aldırmadı. Belki de Pen' in bu aldırmayışı deli ediyordu tabloyu. Arkasından söylenmeye başlamasını hiç takmadan karanlık zindan koridorunda hızlı adımlarla ilerliyordu Pen. Sonunda umudunu kesip söylenmeyi kesen tablonun haline gülüyordu bir yandan da. Sonunda zindanlardan çıkıp ana kata ulaştı şimdi nereye gideceğini çok iyi biliyordu. Şatonun kasvetli koridorlarının sonunda koridor kadar sessiz ve boş derslik... | |
| | | Elizabéth Adrianna Malfoy Perfect Li(f)e Yazarı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1443 Yaş : 36 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12565 Ekspresso Puanı : 41 Kayıt tarihi : 15/02/08
| Konu: Geri: Sessizlik Perş. 10 Tem. 2008, 19:34 | |
| Parmaklarıyla titrekçe tuttuğu parşömen parçasının ıslanmış kısmıydı taş zemine doğru sarkan. Açık pencereden esen tan yelinin dalgalandırdığı sarı saçları da parmakları gibi zayıf görünüyordu. Boşta olan sol eliyle alnına dökülen kahküllerini düzeltirken, yanaklarında kurumuş olan göz yaşlarını da silmeye çalışıyordu. Defalarca okumuş olmanın verdiği o tatsız duyguyla elindeki parşömene tekrar baktığında göz bebekleri grimsi bir tona bürünmüştü. Üst üste gelen öyle çok olay vardı ki Elizabéth için.. Herkes için fazlasıyla güçlü görünen karakteri, kendine göre acınacak derecede zayıftı şu an. Önce Muggle Araştırmaları Profesörü ile düelloda kapışırken hayatını kaybeden kuzeni Elw, daha sonra sırrını sadece kuzeninin ve Ell'in bildiği Itami'nin iblise dönüşerek herkesi katledişi.. En önemlisi de Sarah'ı.. Hiçbirinin tekrar geri gelmeyeceğini bilsede, anılarını zihninde yaşatmak onu güçlü kılıyordu, şu an ne kadar güçlü olabilirse. On beş yaşında bir cadı için fazlasıyla kayıp demekti bu, aklını başından alabilecek kadar..
Başını yere doğru eğerek avuçları arasına aldı ve St Mungo'da olmadığı için anlıkta olsa şükretti kendine. Kuzeninin, arkadaşlarının bu ani ölümü bütün psikolojisini bozmuştu. Tanınmaz hale geldiğinin farkındaydı, hatta çoğu zaman ona sataşmaktan zevk alan Gryffindor'lar bile ses çıkarmaz olmuştu olanlar karşısında. Kendi bunu yapar mıydı bilemiyordu fakat umurunda da olacağını sanmıyordu aslında. Her şeye rağmen, bütün yaşanan ve olan bitenlerin üstüne birde elinde tuttuğu bu mektubun verdiği haber eklenmişti. Hiçbir şey, onu bu kadar sarsmamıştı. Sanki kaybettiği kişilerin hatrına, öldü saydığı biri eklenmişti; annesi.. Yıpranmış ve göz yaşları ile okunurluğunu yitirmiş el yazısıyla donatılmış olan parşömen, fazlasıyla şey ifade ediyordu ona. Son kez, bir daha okumamayı dilerken, kıpırdamıştı dudakları;
" Elizabéth,
Ani gidişimin seninle hiçbir ilgisi olmadığını biliyorsun. Fazla kalamayacağımın farkındaydım, bunu sana hiç söylemesemde. Hogwarts'ta Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörlüğünü kabul ettiğim andan itibaren büyük bir yalanın içine dahil etmiş oldum seni. Beni sorgulamaya geldiğin gün sana söylediklerim.. Bu şekilde bilmen gerekti Elizabéth. Bana kızmıştın, farkındaydım fakat daha on bir yaşındaydın ve yaptıklarıma anlam veremeyebilirdin. Ne kadar akıllı olduğunu biliyorum, o zamanlarda bile bir şeylerin farkında olup benim için sustuğunu da ama artık anlatmak zorundayım çünkü her şey kontrolümden çıktı.
Annen Elizabéth.. Annen aslında sana anlattığım gibi ölmedi. Şu an hayatta fakat nerede olduğu hakkında bir fikrim yok. Bilmen gereken; sana zarar vermek istemesi. Hatta seni öldürmek için plan yapmış bile olabilir, bilemiyorum. Hogwarts'a gelmemin amacı seni korumak istememdi; ona karşı. Daha önceleri kuzenin Elwina vardı ve bu görevi o üstlenmişti fakat olanları biliyorsun. Tek başınasın Elizabéth.. Nerede olduğumu anlaman için Ruh Emicilerin bana ne kadar iyi baktıklarını söyleyebilirim. Dikkatli ol Elizabéth. Annenin senden neden bu kadar nefret ettiğini çok iyi biliyorsun, her zaman tetikte ol..
Sevgiler Wolfgang; Baban"
Göz bebekleri tekrar parşömenden pencereye doğru kayarken, bulunduğu odanın kapısının aralandığının farkında bile değildi. | |
| | | Penelopé Lilith Caliente
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 73 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11974 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 01/07/08
| Konu: Geri: Sessizlik Cuma 11 Tem. 2008, 21:19 | |
| Sıcacık ortak salonundan çktıktan sonra boş sınıfta ki tatlı rüzgar onu kendisine getirmişti. Tozlu tahtayla biribirine son derece uyumlu olan yine aynı derecede kirli olan masalardan birinde ki Pen'in ki gibi zümrüt yeşili gözleri, sarı saçlarıyla ona bakan Ell'in beyaz teninden az önce şeffaf gözyaşları aktığı oldukça belliydi. Pen cübbesinin eteklerinin rüzgar yüzünden hafifçe kalktığının farkında bile değildi. Gözleri Ell'in büyümüş göz bebeklerinden sıkıca tuttuğu yumruğuna kaydı. Şu sıralar Ell'in biraz üzgün olduğu her halinden belliydi. Gerçek arkadaşlarını bulduğunu düşündüğünden beri zaten Hogwarts ona bambaşka bir yer gibi görünmüştü. Bulanıklarla uğraşması uzun sürmüş ve dinlenmek için sessiz bir yer seçmişti kendine. Ell ile karşılaşacağını tahmin etmememişti. Onun hemen yanında ki sıraya oturduğunda sessizlik için doğru ortamı seçtiğinin farkına vardı.
Oldukça sessiz olan sınıfta rüzgarın uğuldamaları yayılıyordu. Kendine geldiğini giderek daha da hissediyordu. Sarı düz saçlarını özenle toplayıp kahkülünü yana yatırmıştı. Saçıyla ne kadar zaman kaybettiğini o bile bilmiyordu. Yatakhanede ki uyuşuk bazı kızlarla kıkırdamak yerine bulanıklarla kavga etmeyi seçmişti. Pen'in gözleri Ell'in sıkı sıkı tuttuğu parşömene kaydığında birkaç satırı okuduğunda LS dövmesinin neden sabah sızladığını anlamıştı. Baykuş sesleri etrafı doldurmuştu. Pen'in gözleri tozlu sınıfın ve bir kaç ders kitabına doğru kaydı. Ders çalışmaya gelen budalalar kitaplarını burada unutmuş gibiydi... Ell'in konuşmaması onu ürkütmüştü. Fısıltıya benzer bir sesle
" Ell neler oldu?
Pen'in dudaklarından süzülen kelimeler Ell'i pek şaşırtmamış gibiydi. En sonunda Pen'in bunun hakkında bir şeyler olacağını tahmin etmiştir diye düşünüyordu... | |
| | | Elizabéth Adrianna Malfoy Perfect Li(f)e Yazarı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1443 Yaş : 36 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12565 Ekspresso Puanı : 41 Kayıt tarihi : 15/02/08
| Konu: Geri: Sessizlik Cuma 11 Tem. 2008, 21:43 | |
| Loş odanın kapısı kapanırken, sesi daha yeni fark etmiş olacak ki çehresini ani bir hareketle kapıya doğru çevirmişti. İçeride yeterince toz yokmuş gibi dışarıdan gelen kirli hava burun deliklerinden içeri doğru doluyor, göz bebeklerini yakıyordu. Islak yanaklarını Pen'in gördüğünden emin olsa da, silmek için yeltenmiş fakat başarısız bir hareketle vazgeçmişti. Ne kadardır burada olduğunu yada saatin kaç olduğunu bilmiyordu. Tek bildiği, bu durumdan kurtulamazsa yakında gerçekten St Mungo'yu boylayacağıydı. Bir yandan göz bebekleri ile Pen'in yanındaki sıraya oturmasını takip ederken, diğer yandansa LS kızlarının kendisi hakkında endişelenip endişelenmediği düşünüyordu. Acaba Ales ne yapıyordu şu an? Yada Catty.. JD ve Ann'den zaten umudunu kesmişti artık. Yatakhaneye bile uğramadıklarına göre, artık Hogwarts'ta değildiler belli ki. Hiçbir şey söylemeden çekip gitmişlerdi, bir not bırakma zahmetine bile katlanmadan.. İçinde olduğu durum bedeninin her noktasına hücum ettiği anda, sinir katsayısı ikiye katlanıyordu sanki. Eskiden tek derdi kaybettiği bu iki dostunu bulmaktı fakat artık öylesine olağan olmuştu ki bu durum yaşadıklarının yanında. Başka biri olsa düşünmezdi bile onları ama Ell'di işte bu. Öylesine bağlanmıştı ki onlara, yapamıyordu..
Aniden, Pen'in o yumuşak sesi işlemişti bedenine. Başka biri konuşsa, olduğu yerde zıplayabilirdi herhalde bu kadar dalmışken fakat öylesine derinden işleyen bir tondu ki onun sesi.. Hafifçe gözlerini yumarak cevap verdi kurumuş dudaklarıyla;
'Sorun mu? Hiçbir sorun yok Pen.. Ne sorunum olabilir ki?' İstemsizce şiddetlenen sesi, son cümlesini fazlasıyla vurgulamıştı. Rahatsız edici bir kahkaha kopararak oturduğu yerden kalktı ve pencereye doğru yürüdü. Delirdiğini düşünüyordu artık.. Sadece kendi değil, başkalarıda öyle düşünüyordu, haklıydılarda. Gerçekten o raddeye gelmişti Elizabéth, bağlanabilecek küçücük bir umuda ihtiyacı vardı ama her geçen saniye aleyhine işlercesine yeni olaylar çıkıyordu ortaya. Hala elinde tuttuğu parşömen parçasını Pen'e doğru uzatarak, dudaklarını oynattı;
'Geçen sene Hogwarts'ta Profesör olan babamdan gelen mektup. Yeni ve güzel haberler veriyor bana.' Mektup hala elindeydi, Pen'e vermemişti daha. Anlık bir duraksamadan sonra parşömeni kendine doğru geri çekti ve bulunduğu yere çökerek kahkalar atmaya başladı.. Fakat gözlerinden yaşlar boşanıyordu.. | |
| | | Penelopé Lilith Caliente
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 73 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11974 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 01/07/08
| Konu: Geri: Sessizlik Ptsi 14 Tem. 2008, 17:44 | |
| Kızın koyuverdiği derin bir kahkaha ve yanaklarından akan şeffaf yaşlar... Yeşil gözleri Ell'in üzerinde geziniyordu. Elini kızın omuzuna koymuştu. Aynı şeyleri bir kaç gün önce o da çekmişti. Ama artık her şey bitmişti. Ya da o öyle düşünüyordu. Belki de ailesi ona her şeyi anlatmamıştı. Zaten anlatmalarını da beklemezdi. Söz de onun üzülmemesini istiyorlardı. Ama içinde olduğu sırları bilmemek onu daha da kahrediyordu. Rahatsızca rüzgar yüzünden yüzünde gezinen sarı saçlarını zarifçe arkasına attı. Ellerini dizine yasladığında göz bebekleri hala Ell'deydi. O da ailesi gibi ona her şeyi anlatmamıştı. Belki de yalnız kalmak istiyordu. Tıpkı sıkıcı günler de Pen'in budala bir gryffindorluya küfür ederek buradan defolmasını söylediği gibi... Ama o gryffindorlu değildi ki. Ell'in onu kovmasını beklemiyordu zaten... Derin bir iç çekerke gözlerini pencereye dikti... Fısıltıyla
"Hmm... Yani anlatmak istediğin bir şey yok. Hadi Ell beni kandıramazsın..."
diğer konuşmasında olduğu gibi bir ses değildi. Sanki biraz daha derinden gelen bir sesti... Pen de Ell gibi harika (!) günler geçiriyordu bir süre önce. Dayısını St Mungo’ya kaldırmışlar. Daha sonra en sevdiği kuzeni ölmüştü. Son derece de harika günlerdi… Kesinlikle öyleydi. Aklında kalan soru işaretlerini cevaplayacak biri bile yoktu şu sıralar yanında… Anne ve babası dayısının yanındaydı. Kim bilir kız kardeşi Juliét nasıldı. Dayısını umursadığı yoktu ama kuzeni… Onun hiçbir suçu yokken ölmüştü. Saçma sapan bir nedenden dolayı… Kendi ayakları üzerinde durmakta zorlanmış mıydı? Ama bu olamazdı. O son derece güçlü bir kızdı. Sadece zor günler geçiriyordu. Çok zor günler… | |
| | | Elizabéth Adrianna Malfoy Perfect Li(f)e Yazarı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1443 Yaş : 36 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12565 Ekspresso Puanı : 41 Kayıt tarihi : 15/02/08
| Konu: Geri: Sessizlik Salı 15 Tem. 2008, 01:18 | |
| Göz yaşları damlalar halinde yanaklarından süzülürken, o rahatsız edici kahkaları atmaktan vazgeçmişti artık. Çehresinin tüm hatlarını belli eden mimikleri kasılmış halde ifadesizce Pen'e bakıyor, yemyeşil göz bebekleri bir kıza birde anlamsız boşluğa doğru dalıyordu ara sıra. Boğazı öylesine kuvvetli düğümlenmişti ki, konuşmak istiyor ama beceremiyordu. Dudaklarını aralayıp kelimeleri dökmeye hazırlandığında hissettiği tek şey; acıydı. Tekrar sessizliğe gömülürken, bulunduğu yerde huzursuzca kıpırdanmış, ince parmaklarını dizleri üzerine yerleştirerek dayamıştı vücudunu soğuk duvara. Buz gibi taş mermer bedeninin iliklerine kadar işlerken, sadece onların gelmesini diliyordu. Gidenlerin.. Meçhul bir manzaraya bakarcasına dalmış göz bebekleri, Pen'in göremediği ama kendinin keşfettiği bir nesne bulmuş gibiydi. Manasızca incelen dudaklarını ıslatırken, artık nefes alabiliyormuş gibi rahatlamıştı;
'Anlatacak çok şeyim var ama bunu istediğimden emin değilim.' Dizlerini karnına doğru çekerken, avucunun içinde hala sımsıkı tuttuğu parşömene dalmıştı gözleri tekrardan. Yıpranmış mektubu narin bir objeymişçesine katlayıp iç cebine yerleştirmiş, gözlerini Pen'e çevirmişti ardındanda. Sakinleşmiş gibiydi Ell, az önceki durumuyla karşılaştırılınca. Belki de anlatmaya hazırdı olanları, bilemiyordu. Karar verecek hali bile yoktu ki.. Pen ona ne kadar yakındı bunu bile çözecek halde değildi fakat şu an yanında olan tek insan olduğu gerçeği zihnine hücum ederken, kurumuş dudaklarını hazinli bir şekilde ıslattı tekrardan. Sarı saçlarının kahkülleri alnına dökülüyor, tembelce onları düzeltmeye çalışıyordu bir yandanda. Omzunun üzerinden ufka baktığı anda fark ettiği güzellik, kendine gelmesini sağlamıştı sanki.. Yüzünde beliren sade bir tebessüm karşısındakine her şeyi anlatabilirdi fakat ağzını açtığı anda karanlığın hakim olduğu oda, söyleyeceklerinin habercisi gibiydi;
'Babam Azkabanda.. Itami - ki eski LS üyesi olur - en yakın arkadaşlarımından birini, eski Muggle Araştırmaları Profesör'üm ise kuzenimi öldürdü. Dost bildiğim iki insan bana haber bile vermeden Hogwarts'ı terk ederken, burada oturmuş olanlara küçük bir tebessümle karşılık veriyorum sadece..' Kolunun yeninden asasını çıkarırken devam etmişti; 'Koca bir Gelecek Postasını dolduracak kadar haberim var, ha?' | |
| | | Johnny Amoux Malfoy Tılsım Profesörü
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1643 Yaş : 29 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12195 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 12/03/08
| Konu: Geri: Sessizlik Ptsi 25 Ağus. 2008, 20:09 | |
| Başlık uzun zamandır inaktif olduğundan kilit+arşiv | |
| | | | Sessizlik | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |