Bedeninde gamlı bir sessizlik hüküm sürerken, göl kenarının en sakin köşesine bırakmıştı kendisini. Şırıltılarla doğanın o mükemmel şarkısı kulaklarında eşsiz namelere dönüşürken, kuru dudaklarının boşluğundan da eşlik ediyordu mırıltılar. Dışarıda doğanın üzerine örtülmüş rüzgarın, Samara'nın içinde kasırga etkisi vardı sanki. Ağaçların bu sıcak rüzgarla hışırdaşının içinde kaybolmuş sadece bir kaç kelimeyle geldi kendisine. Aniden kapanan gözleri, içinde kör oldum etkisini sürdürüyorken narin sesiyle tanıdığı Molly'ydi bu şakanın kayağı. Samara kapalı gözlerinin altından güzel gülümsemesiyle yaydığı ışığın ardından Molly'i tanıdığı üzere o da kendisine bir şakada bulunmak istedi. "Işıkları da kim kapattı, Tatyana... Hayley, David? Siz misiniz, John... Profesör Derwent, yoksa sen misin Stefan? Aaa... Tabii sensin değil mi Vanessa, Bill?" Molly bu değil dermişcesine ı-ıı diyordu mırıldanarak, kendisini söylememesi üzere Samara'nın gözlerini kapattığı ellerini indirip yanına oturdu. Samara karşısından kıs kıs gülerken Molly'de ağzını tutamayıp, gülmesine engel olamamıştı.
İkisi beraber kahkalarla dolanırken ileriden kendilerine doğru yaklaşan baykuşu zar zor farketmişti Samara. Hayvanlara karşı fobisinden hala gülmesine devam eden Molly'ye eşlik etmeyi bırakıp, sakin bedeninden koptu birden. Yere uzanıp kafasını korurken bile attığı çığlıklarla inleyen gölün balıkları uzaklaşmaya çalışıyordu oradan. Molly korkusuzca baykuşun kendisine yaklaşmasını beklerken üstüne üstün kucağına oturup bacaklarını araklıyordu. Samara kendisine doğru kanatlarını çırpan baykuştan kurtulmak adına koşa koşa gölün etrafında dolanmaya başlayınca, peşinden gelen baykuşu henüz farkedememişti. "Molly, şuna beni rahat bırakmasını söyle. Seni lanet olası yaratık, imdat!! " Samara çığlıklar içinde kendisini göl boyunca koşturan byakuştan kurtulmak için bir çare bulmaya çalışırken kendisine gülen Molly'nin sesini duyar duymaz kendisi de gülmeye başlasa da, baykuşun Samara'yı bırakması konusunda hiç niyeti yok gibiydi. Molly'e uzaktan baktığında elinde bir kağıt parçası okurken Samara'nın can alıcı koşturmasının ardından, baykuşun kanat çırparak göğe uçmasını sevinç çığlıkları atarak kutladı.
Samara şimdi onca koştuğu yolu inip kalkan göğsüyle bir daha nasıl yürüyebilecekti. Molly ile aralarıda koca bir göl vardı, yüzse emindi ki batardı üstü başı. Molly'nin elindeki kağıdı görür gibi oldu yine, hala açmaya çabalıyordu. Samara yerde duran taşa oturmayı boşverip Molly'nin elindekini kendisinde yarattığı merakla koşa koşa, zor da olsa Molly'nin yanına gitti. En sonunda nefes nefese kalsada yanına vardığı Moll'nin elindeki küçük kağıdın bir mektup olduğunu anlayınca aklına ilk gelen baykuş olmuştu tabii. Baykuşun Molly'e getirdiği mektup yani bir kağıt parçası Molly'nin elinde açılmayı beklerken Samara hemen yanına oturdu Molly'nin. Uzun süre derin bir nefes aldıktan sonra, merakını daha fazla gizleyemedi. "O da ne Molly, baykuş mu getirmiş?"