|
| Sanatçı Alımları | |
|
+76Sienna Syl O'Neil Gabriel Florent De Beau Adélaïde Bourque Catheriné Marcelline Glenn Wilson Meldrick Tempeston Emmett Josepe Miller Gregorios Pavli Azhemin Kanerva Vyacheslav Ilya Praslenko Malachy Grandley Aurora Diamond Juliet Nariel Izydor Caroline Laisaar Camilla Rivalta Saisiel Sudmella Nanami Shizuka Bandit April Way Dequan Jalen Way Mélania L. Mythique Letty Michelle Scott Genevieve Tessa Malfoy Elena Larisa Sergeevna Yulia Inessa Olegovna Anitchka Tanja Glazkova Nikolai Belaia Ardelia Marcelline Jacqueline Du Pré Lorraine Desrochers Klara Ivanov Madestie Delacrousé Failariel A. Lowett Dilara Tutku Toylan Elif Doğa Kayıkçı Albert Sven Hallstad İbrahim Emre Ürem Theoris Neith Busiris Amenhotep Busiris Arwin Jalen Crawford Christian Alexz Maxwell Charlie von Diederich Emânuelle Czechowïcz Veronicha Galinthias Angelique Gwyn Xetha Léxie Evely Lou'wers Letje Aurél Moneta Rosalié Donna Pietra Aphrodisia Dorés Nydeln Fanchone Lawrance Lizzié Auriän Andié Clariss Luisa Pietra E. Niggle Borland Franciné Widmore Méll Rachel Dilemma Nagihan Narin Sönmez Ethal Diego D'amire Acheron Leandros Crestencia Ethél Fletcher Marjorie Widmore Clarance Rothstein Elizabéth Adrianna Malfoy Lucréce Valentiné Lémieux Acantha W. Psyche Frances Sibi Chapman Felice Jade Mathé Lleweyn Chloris Julius Carvellion Euphoria Szôlôssy Marjoline Clodiën Desdemona Meadows Alexander Delahanty Aimee Leala Matisse Richard L. Guénon Maurellé Nemesis Argyris Stefan Dequarté Amortentia Cécile Derwent 80 posters | |
Yazar | Mesaj |
---|
Elizabéth Adrianna Malfoy Perfect Li(f)e Yazarı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1443 Yaş : 36 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12565 Ekspresso Puanı : 41 Kayıt tarihi : 15/02/08
| Konu: Geri: Sanatçı Alımları Paz 12 Nis. 2009, 14:58 | |
| | |
| | | Aphrodisia Dorés Nydeln Oyuncu
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 74 Yaş : 30 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11457 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 19/03/09
| Konu: Geri: Sanatçı Alımları Paz 12 Nis. 2009, 23:22 | |
| Aphrodisia Dorés Nydeln Oyuncu ^^
Bir gün, bir hafta, bir ay ve koskoca yedi yılı geçirmişti Hogwarts'ta. Elise bunları düşünürken, karanlık odasının açılmamış perdelerini seyrediyordu. Işığı sevmiyordu, ailesi bunun tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu düşünse de bu tamamen Elise'nin seçimiydi. Elbette bunu bir gün onlar da fark edeceklerdi. Saatine baktı. Yine yapacak birşey yoktu, kendini sokaklara dökecek ve sabaha kadar içecekti. Öncelikle sıcak bir duş... diye geçirdi içinden. Yatağından kalktı ve saatin bu kadar geç olmasına şaşrımış bir yüz ifadesiyle banyoya yürüdü. Bu sırada yanından annesi geçmişti. Yine her zamanki gibi söyleniyordu. "Gece yine geç gelmişsin, her gece başka bir çocuk seni almaya geliyor." Bayan Pillow kızını omzundan tuttu. "Beni duyuyor musun küçük hanım? Okulu bitirmiş olman sadaha kadar dışarıda olma hakkı vermiyor sana." Onun hayatıana müdahale etmesinden nefret ediyordu. Annesiydi evet, ancak Elise'e göre fazla üstüne geliyordu. "Anne, asam yanımda olduğu sürece sorun olmaz." Kadın yüzünü buruşturup alaycı bir ifadeyle baktı Elise'e. "Elbette, yaşamadan anlamayacaksın Ell, ancak yaşayarak öğreneceksin bunları. Senin acı çekmeni istemiyorum tatlım." Onun saçlarını okşadıktan sonra Bayan Pillow mutfağa yönelmişti. Elise'nin inadını biliyordu. Yapmaması gereken şeyleri yaptığını da... Kendini sıcak suya bıraktı öylece Elise, ne ailesini ne de geçmişini düşünmek istiyordu.
"Bir ateş viskisi daha. Evet bir tane daha istiyorum." Barmenin gözlerinin içine bakıp bardağı uzatıyordu. "Elise, fazla içmedin mi bugün?" Elise bir kahkaha patlattı, müziğin sesinden uğuldayan kulakları nasıl olmuştu da barmenin sesini ayırt etmişti? "Ah, bebeyim sen de benimle birlikte içiyorsun. Ama içmek istemiyorsan söyle ben tek devam edeyim." dedi inatçı bir tavırla. Kafasının dikine gitmek onun vazgeçilmezlerindendi. Bırakamayacağı tek huyu bile olabilirdi. "Veriyor musun şu kadehi?" barmen isteksizce kadehi uzatırken Elise karnını tuttu. "Lavobo ne taraftaydı?"
Bar çıkışı temiz hava almak için yürüyüşe çıkmıştı. Hogsmade sokakları onundu, bu şehir onundu. Bana ait. Gülümseyerek yürümeye devam etti. Bu sırada ay ışığına bakan, silueti önüne düşen Bağıran Baraka'yı fark etmişti. "Vuuuuuuuuuuuuuu!" dedi ve ardından bir kahkaha koyverdi. Bağıran Baraka'dan gelen korkunç sesler şimdi ilgisini çekmeye başlamıştı işte. Yoksa korkunç seslerin geldiğini mi düşünüyorum? Hayır! Karanlığın ve sesizliğin hakim olduğu bu ürkütücü yere yaklaşıyordu. Adımları yalpalıyor, elbisesinin askısı düşüyordu. Kapalı kapıyı araladı. Mavi gözleri karanlığa çevrilmişti, merak içinde göremediği şeyleri görmeye çalışıyordu. Duyduğu gıcırtı tüylerini ürpertmişti bir anda, nefesini birden içine çekmişti. Ayılıyor muyum? Tam da sırasıydı, lanet okuyarak yavaşça arkasına döndü. Anımsayamadığı bir ses gecenin bu saatinde burasının onun için tekin olmadığı görüşünde olduğunu beliryordu. Elise elinin istemsizce titremeye başladığını fark etti. Mavi bakışları yine karanblıktaydı ama karşısındaki adamın yüzünü seçmenin mümkünatı yoktu. O sırada gözleri, pencereden içeri giren ay ışığının karşısındaki adamın gülümsemesini aydınlatışına kaymıştı. Genç bir yüz fark etmişti, daha fazlasını da görmek istiyordu elbette. Oysa ona yaklaşamıyorken nasıl yüzünü görebilirdi ki? Bağıran Baraka gibi tehlikeli bir yerde bir erkek ile birlikte kalakalmıştı. O sırada içine bir rahatlık düştü, beyni yine uyuşmuştu. İçkinin etkisi korkusunun azalması ile yeniden canlanmıştı. Önce şu yanındaki duvara yaslandı. "Benim için tehlike diye birşey yok. Hayır, hayır yok." Karanlıkta fark edilmese de başını çılgınca iki yana sallıyordu. Sırtı duvar ile bir bütün olmuştu adeta, başı çatlayacakmış gibi ağrıyordu. Bu, bu çılgınlıktı. Gerçekten fazla içtiğini yeni hissetmişti. Nereme içmişim böyle ya, lanet olsun. İçinden bunları geçirmişti. Elini başına götürdü, bir yandan adamın kapıdan uzaklaşmasını seyrediyordu.
Pencereden sızan ışık, Elise'nin saçlarında bacaklarına kadar yer yerini aydınlatıyordu. O ise ışıktan rahatsız olmuş bir şekilde gözlerini eliyle kapatıyordu. Derin sırt dekolyeli elbisesinin üstüne yine elbisesiyle aynı rengi taşıyan, turkuaz bir cüppe giymişti. Uzun saçları yine dümdüzdü. Biraz dağılmış olmalarını saymazsak. Şimdi bu yabancının attığı her adımda heyecanlanıyor, tedirgin oluyor ama güçlü görünmeye çalışıyordu. Sabah annesi ile konuştukları aklına geldi. Ona ne demişti? Yaşayınca öğreneceksin. Tek korkusu bu yabancının ona zarar vermesiydi.
"Peki siz neden buradasınız, bayım? Sevgiliniz sizi terk mi etti? Yoksa evliliğiniz yolunda gitmiyordu?" Elinin titremesi geçmiş gibiydi. "Evli olamazsınız, hayır hayır. Genç olmalısınız. Belki de benim dönemimdensiniz." O ana kadar elini cüppesinin cebine atmamıştı asası için. Ama şimdi eli cüppesine gitmişti. parmakları yavaşça asasını kavramıştı. Bana kendini göstermezse, laneti yer. diye geçirdi aklından yine. Onun karanlıkta kalmasının bir dezavantaj olduğunu anımsadı. İçinden küfretti yine. Biraz garipseyerek, gözlerini kısarak baktı sandalyeye. Sonra ihtiyatla oturdu, bedeni öylesine yorgundu ki zaten oturmaması anlamsız olurdu. Kukuletasını indirdiğinde, Elise'nin hiç de beklemediği bir adam ortaya çıkmıştı. Düzgün, kahverengi saçları ve yeşil gözleri Elise'de tuhaf bir heyecan uyandırmıştı. Elise daha korkunç bir yaratık bekliyordu, belki de bu içkinin etkisiydi? Korkudan, onun bir ruh emici olduğunu bile düşünmüş olabilirdi. Konuşan bir Ruh Emici ha? Güldü kendi kendine, içtiğinde gerçekten ne kadar da komik oluyordu. Sonra birden adamın dediği aklına geldi. "Sanırım lanet yemekten kurtuldum." Yolunda gitmeyen birşeyler vardı, ona lanet göndereceğini de nereden biliyordu? Gözleri tedirginlikle açıldı. Kesin içimden düşündüğümü sanıyorken gerçekten söyledim lanet yollayacağımı. Bu yazabileceği en iyi senaryoydu. Saçmalık! O kadar da bunamadım. Nasıl oluyorda da aklımdan geçenleri okuyabiliyor anlamıyorum. Ne önemi vardı ki? Ayık bile değilken zihnini kapatmasına imkân yoktu. Eli istemsizce adamın cüppesine gitti, kumaşa şöyle bir dokunmuştu. "Oldukça kaliteli bir kumaş ve siyah renkte." Maddi durumu oldukça iyi olmalıydı. Kendi üstündekilere bakıyordu da, çoğu zaman kıyafetlerini sevgililerine aldırıyordu. Hayır, bu konuyu açmayacaktı. Sadece kafasını oyalamak istemişti.
Ellerini adamın cüppesinden çekmişti, bunun kabalık olduğunu düşündü. Mavi gözleri arasıra adamın yeşil gözlerine kaçamak bakışlar atıyordu. Yanakları sarhoşluğun etkisiyle kızarmış, gülümsemesi belirginleşmişti. Nedenini bilmese de bu adamdan hoşlanmıştı. Şüpheleri rafa kaldırmak, onu öylesine izlemek eğlenceli olabilirdi. Elbisesinin askılarını gevşetti, omuzlarında askı izleri kalmasından nefret ederdi. Bulut, Ay'ın önünden geçerken Elisa'nın yüzü gölgeleniyordu. Arkasına yaslanıp gözlerini yine karşısındaki adama dikti.
"Hala neden burada olduğunu söylemedin." Bir kolunu da ahşap masaya yaslamıştı. Neden bu kadar gizemliydi ki? Neden bu kadar karmaşık... Belki de tanıdık biriydi, belki de önceden karşılaştığı ama hatırlayamadığı bir gençti. Göleri şimdi cevap istercesine ona bakıyordu; ciddi duruşuna, gizemli tavırlarına ve görebildiği kadar vücuduna. Açıkçası onu, barmenden daha çekici bulmuştu. Elise şekerlemeleri ağır ağır paketinden çıkartıp bir tane ağzına attı. Tuhaf bir tadı olduğu fikrine katılıyordu. Ama şekerleme yeme fikri hoşuna gitmişti. Aslında ona ısınmaya başlamıştı. Hatta onu eğlenceli bile buluyordu. İlginç, değil mi? Bir süre susup sadece onu seyretmeye koyuldu. Gülümsüyordu ancak duruşu çok daha farklıydı. Bir savaşçı, bir şovalye kadar asil bir duruşu vardı. Hiçbirşeyi gözünden kaçırmayacağı gibi bunu da kaçırmamıştı. Elini tutmadığı için bozulduğunu da fark etmişti, sadece gülümsedi. Bununda ayıp olduğunu biliyordu ama elinde değildi. Boğazını temizleyip yüzüne masum bir ifade yerleştirdi. Mavi gözleri onu süzüyor, her hareketini dikkatle takip etmeye devam ediyordu. Neden onunla bu kadar ilgilendiğini anlamamıştı. Ama şekerlemeler hoşuna gitmişti. Bir paket daha açıp ağzına atmıştı. Yüzündeki gülümseme biraz daha artmıştı ama gözleri hala onu üzerindeydi. Brir süre sonra adam pencereye doğru yürümeye koyulmuştu. Elise de yerinden kalktı, birden kalkınca başı dönmüştü. Masaya yaslanıp doğruldu. pencereden dışarıya bakmaya koyulan adama yaklaşıyordu. neden dönüp çıkmıyordu kapıdan? Neden hala burada kalmak için direniyordu? Neden, neden? Kendisi de anlam verebilmiş değildi. Bu sırada, adamın dedikleri dikkatini çekmişti.
"Bazen buraya gelirim..Sanırım kim olduğumu bilmiyorsun, her neyse bilsen bile unutacağına eminim..Barmenler karşılaştırıldığım en iyi erkekler olmayabilir tabi ki."
Olduğu yerde kalakalmıştı. Bu sefer gerçekten hayrete düşmüştü işte. Nasıl böyle birşey olabiliyordu? lanet oslun bu adam...! Dedi öfkeyle, kendi kendine kızmıştı. O sırada adam adını söylemişti. Chris Grindel ve Elise telaşla geri geri yürümeye koyuldu. Ayağı masaya çarpmıştı. "Aah! Lanet olsun!" Arkasını dönerken görmediği bir tahta parçası kafsında büyük bir acı hissetmesine sebep olmuştu. Bir anda, ne olduğunu anlamadan yerde buluvermişti kendini. "Hayır! Yaklaşmayın, lütfen.." Ağlamaklı ses tonu ve yerde çırpınışı garipti, ne var ki bunu fark edemiyordu. Zar zor yerinden kalktı, beline kadar açılmış elbisesini düzeltecek vaktinin odluğunu sanmıyordu. Heyecanla kapıya koştu. Kola sımsıkı sarılıp aşağıya indirdi. Ne yapıyorsun aptal kız?! Neden ondan kaçıyorsun! Eli kapının kolunda, öylece bekledi bir süre. Bu camiadaki en karanlık büyücü olduğunu biliyordu. Peki ama nasıl bu kadar iyi rol yapabiliyordu? O gülümseme yüzlerce insanı öldürebilecek kapasitede olan bir adama ait olamazdı! En azından olmamasını umuyordu. Başını hafifçe çevirip ona baktı, ne yaptığını görmek istiyordu. | |
| | | Euphoria Szôlôssy Vendéglője Restorant Sahibesi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 862 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan ~ O dahil kimse bunu bilmese de. Galleon : 12104 Ekspresso Puanı : 35 Kayıt tarihi : 21/03/09
| Konu: Geri: Sanatçı Alımları Ptsi 13 Nis. 2009, 16:53 | |
| | |
| | | Rosalié Donna Pietra Dansçı & Solist
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 632 Yaş : 31 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11829 Ekspresso Puanı : 1 Kayıt tarihi : 22/09/08
| Konu: Geri: Sanatçı Alımları Ptsi 13 Nis. 2009, 23:07 | |
| İsim: Rosalié Donna Pietra Yaş: 20 İstenilen Meslek: Dansçı & Solist Örnek Rp: Amortentia Cécile Derwent'a pm ile gönderilecek.. | |
| | | Letje Aurél Moneta
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 3 Yaş : 29 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11487 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 02/03/09
| Konu: Geri: Sanatçı Alımları Çarş. 15 Nis. 2009, 16:01 | |
| Adım:Letje Aure'l Moneta yaş:20 istenilen rütbe:Solange de Moréna FH şirketinde modellik(yeşminin haberi var) | |
| | | Elizabéth Adrianna Malfoy Perfect Li(f)e Yazarı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1443 Yaş : 36 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12565 Ekspresso Puanı : 41 Kayıt tarihi : 15/02/08
| Konu: Geri: Sanatçı Alımları Çarş. 15 Nis. 2009, 18:39 | |
| Rosalié Donna Pietra ~ Örnek Rp'niz Amortentia Cécile Derwent'a gönderildiğinden dolayı başvurunuzu o değerlendirecektir.
Letje Aurél Moneta ~ Lütfen Örnek Rp bırakınız. Aksi takdirde rütbenizi vermem mümkün değil ^^ | |
| | | Léxie Evely Lou'wers Madam Puddifoot'un Çay Dükkanı Sahibesi & Ressam
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 207 Yaş : 30 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11513 Ekspresso Puanı : 1 Kayıt tarihi : 02/04/09
| Konu: Geri: Sanatçı Alımları Çarş. 15 Nis. 2009, 19:45 | |
| Adım:Léxie Evely Lou'wers
Yaş:20
Meslek.[ya kabul ediliyormu bilmiyorum ama dükkansahibeliğiinn yanında istiyorum.]Ressam
Örnek rp:
Altın sarısı renklerle kaplanmış , üzeri zarif taşlarla bezenmiş bu kitap elindeydi artık Lexie'nin. Sevgilisinin kayboluşundan günler geçmiş olmasına rağmen hala onu aklından çıkaramayan Lexie , sevgilinin bu gizli kayboluşunun sebebebini ne pahasına olursa olsun bulacağına emindi. İçinde sevgilisinin aşkı , elinde sevgilisinden geri kalmış tek şeybolan defteri tavan arasının tek güneş alan yeri olan küçük , ahşap pencereye doğru yürüdü Lexie. Camdan baktığında ormanlığın arkasındaki gölden aziz bir senfoni gibi gelen kurbağa sesleri Lexie'yi eski günlere , sevgilisinin canı pahasına sevdiği günlere götürdü. Lexie'nin ilk aklına gelen Edwart ile devasa, kimsenin kimseyi görmediği balodaki tanışma anıları olmuştu.O gece Lexie inanmadığı aşkı tatmış " İlk kez birisine inanmıştı. Fakat Eva bu büyülü aşkı Edwartın büyük ihanetinin bozduğunu düşününce kendisini toparladı ve ne olursa olsun Edwart'tan bununhesabını sormak için onu bulacağına kensini bir kez daha inandırarak girişteki sazlardan yapılmış kullanılmaz haldeki sedire oturdu ve defteri açtı. Lexie defterinin ilk iki sayfasını çevirdikten sonra gözyaşlarına hakim olamadı.Defteri iki koluyla sımsıkı tutarak öptü öptü öptü. O devasa gecede Edwart'a kondurduğu son öpücük gibi adeta. Lexie elinde üstüne Edwartın kokusu sinmiş altın sarısı defteri alıp eskimiş sedirden ayağa kalktı.Önce kapıya doğru doğrulup gitmeyi düşünmüşken Edwart ve hayallerini geride bırakamayacağını anlayıp takırdayan tahtalar üzerinde karşısında sevdiği varmışçasına defterle dans etti. Hertarafı tozla kaplanmış yerde çıkan ayak izlarini anca sedire tekrar oturduğunda farkedebilmişti Lexie.Defterin kalan onlarca sayfasını incelemek üzre defteri açacak olan Lexie dışarıda ürpertici rüzgarın savurduğu dalgaları ''Edwart ! Edwart!'' olarak algılıyordu. Lexie haykırarak ''Susun.Susun.Acıyın bana.Susun...''diyerek seslendi.Sonunda defteri açan Lexie defterin sol üst kçşesinde yazılı olan tarihe buğulu gözlerle bakarak tarihi algılamaya çalıştı.Tarih Edwartın kayboluşundan iki hafta sonrasını gösteriyordu. Defterdeki bu sayfada baştan sona -Bu senin için en iyisiydi.- yazıyordu. Lexie sayfayı eline alarak kağıttan bir hışırtı çıkarttı <bir sonraki sayfayı açtı Lexie< Bu sayfayı boydan boya kaplamış bir kalp resmi ve üstünde yazılı olan Lexie yazısını gördü . İyice kafası karışmıştı Lexie'nin bu kayboluştan yirmi gün sonra yazılmıştı ve Lexie hala Edwart'ın kalbindeydi.Edwart'ın kayboluşun sebebinin ölüm olabileceğini düşünen Lexie'nin kalp atışının sesi rüzgardan daha sert ses çıkartmaya başlamıştı.Onu seviyordu hala onun aşkı sıcakcık kalbinde duruyordu Lexie'nin.Rüzgarın çığlık sesleri kesilmiş etrafı sessizlik kaplamıştı.Yavaşça ayağa kalkan Lexie'nin kucağındaki defter yere düştü. Lexie ağır ağır pencereye doğru doğru yürüdü , ormandan gelensert rüzgar bir nebze olsun ferahlatabilirdi belki! Elini ileri doğru uzattı ve aynı anda çığlıklar koridorlarda duyulmaya başlandı. Korku ve yorgunluk duygusu Lexie'yi kapıya doğru çevirdi . Lexie kısaca korkunun vermiş olduğu düşüncelerle hayallaer kurmaya başladı.Ya içeri gelen Lexie'yi öldürürse fakat bunun Edwartı bu harabe klübede değilde onu doğru yerde aramasına yardımcı olabilirdi.Ya da içeri giren Edwartsa dedi biranda ya onu bulup ''Neden?'' sorusunu sorabilecekse...Lexie korkuyla hayaller kurarken tahta çürümüş üstünde eski bir süs yapıştırılmış olan kapıdan sapsarı göz alıcı bir ışık göründü , ardındanda yüzünde derin çizgiler taşıyan çehresinin sağ tarafı yanmış olan yaşlı bir adam... Adam Lexie'ye doğru yaklaşıp ''Küçük hanım buranın öyküsünü duymadınız galba? Burası yıllar önce ölüme terkedilmiş yaşlı bir kadının eviydi. O günden sonra buraya genç bi adam uğradı sadece bu kilitli kapıyı açmaya cesaret eden tek kişi.... '' Yaşlı adam zunca düşündükten sonra derin bir nefes alarak devam etti: ''Fakat küçük hanım bunun bir önemi yok buraya şuanda girebilen tek kişi benim ve burada gece olunca korkunç şeyler olur. Ruhlar rahat bırakmazlar kapılar çığlıklar...Şu kutu varya -adam eliyle Lexie'nin defteri aldığı kutuyu gösterdi- her gece mutlaka ruhlar tarafından ziyaret edilir ve içi açılır tekrar kilitlenir. Şimdi sen bunları nereden bildiğimi merak ediyorsu öyle değilmi? '' Lexie'den ses alamayan adam devam etti: ''Bak şu karşıya oradaki kocaman ormanlık görüyorsun değil mi? Orasıda benim evim. Buraya araştırmacılar gelmişti şehirden incelemek için bu evi bir tanesi gruptan en genci burada kalmaya evde kalıp olacakları görmeye karar vermişti. Peki noldu biliyor musun ? Hıh işte o kalan gence nolduğunu kimse bilmiyor. Sabaha gençten kalan tek şey kayıtta olan kameraydı ve incelediklerinde tüm bu gerçek öğrenildi. Dehşet ama gerçek.''Adam pencereye geçebilmek için Lexie'yi ittirdi ve pencereden dışarı doğru kolunu uzattı: ''Hadi bakalım şimdi buraya nasıl geldiysen geri dön ! '' diyerek Lexie'nin kolunu sıkıca kavrayıp kapıya doğru çekti. Lexie buradan çıkacaksa defteride almalıydı yanına. Yaşlı adama itaat edercesine onla birlikte yürümeye başladı. Ve kapıya ulaştıklarında adamı ittirip , deftere doğru koştu yere düşmüş olan defterdeki kocaman yazılmış iki satırı okuyabildi ancak Lexie. Adam yanına gelip Lexie'nin kızıla çalan saçlarından sertçe tutup yukarı çekerek Lexie'i kapıya doğru sanki bir cansızmışçasına hızlı bir darbeyle fırlattı . Ve deftere bakıp cebinde birşeyler aramaya başladı sonunda çıkan bir kibrit kutusuydu. Defteri alevler içerisinde bırakan alevli kibriti deftere attı , defter alev aldı ve adam hızlıca Lexie'yi sürükleyerek dışarı çıkartıp , kapının önüne attıktan sonra kayboldu. Lexie'nin gözlerinden hiç boşalmamışçasına yaşlar akıyordu bunun nedeni can acısı değildi oysaki bunun nedini Lexie'nin ağzından dökülen iki sözcük açıkça ortaya koyuyordu. ''Son sayfa.''Defterin son okuyabildiği sayfası gözünde canlandı Lexienin koca bir sayfaya yazılmış şu iki cümle: ''Sana hiçbir zaman ihanet etmedim aşkım, Lexie Fakat ikimizde olması gereken yerde olmalıydı sen çok istediğin Hogwartsta , sensiz hiç bir anlamı olmayan bense sonsuz uykuda...'' | |
| | | Franciné Widmore Dansçı & Sokak Müzisyeni
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 107 Yaş : 30 Kan statüsü : Melez Galleon : 11494 Ekspresso Puanı : 3 Kayıt tarihi : 30/03/09
| Konu: Geri: Sanatçı Alımları Cuma 17 Nis. 2009, 21:04 | |
| Rütbeme sokak müzisyenliğinin eklenmesini rica ediyorum. Rp vs. önceden yazdığım mesajda mevcut. | |
| | | Rosalié Donna Pietra Dansçı & Solist
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 632 Yaş : 31 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11829 Ekspresso Puanı : 1 Kayıt tarihi : 22/09/08
| Konu: Geri: Sanatçı Alımları Cuma 17 Nis. 2009, 21:17 | |
| İsim: Rosalié Donna Pietra Yaş: 20 İstenilen Meslek: Dansçı & Solist Örnek Rp: - Spoiler:
Şiddetli olan rüzgar cama her vurduğunda hızını arttırmaya devam ediyordu. Dışarıdaki şiddetli uğultu Rosalié'nin derin uykusundan uyanmasını sağlamıştı. Uyandığında yan yataktaki Clariss'i yerinde göremeyince camdan dışarı doğru bakındı. Şiddetli rüzgar kar ile birlikte yoğun bir sis oluşturduğundan dolayı Rosalié dışarıyı görmekte zorlanıyordu. Clariss'i iyice merak eden Rosalié üzerine kalın bir şeyler giydikten sonra hızla yatakhaneden çıktı. Ortak salonda etrafa bakınarak hızla ilerleyen Rosalié'nin gözleri Clariss'i arıyordu. Kardeşini ortak salonda da göremeyince adımlarını hızlandırarak ortak salondan çıktı. Koridorlara geldiğinde ürkütücü karanlıkta,rüzgarın cama vurduğu kar taneleri ve dışarıda çıkan fırtınanın korkunç sesi koridorlarda yankılanıyor ve Rosalié'nin korkmasına sebep oluyordu. Koridorlar boyunca hızla ilerleyen Rosalié, Hogwarts bahçesinin önüne geldiğinde Clariss 'in orada olabileceği aklına geldi ve kapşonunu başına geçirerek bahçeye çıktı. Her zamankinden çok daha fazla şiddetlenmiş olan kar fırtınası Rosalié'nin ayakta durmasını zorlaştırıyordu. Bir yandan saçını toplu tutan tokası kapşonuyla birlikte şiddetli rüzgarın etkisiyle savrulup gitmişti. Rosalié savrulup giden tokasını tutabilmek içn peşinden gitmeye çalıştığında rüzgar şiddetini arttırıyor ve Rosalié'yi da bir köşeye savuruyordu. Savrulduğu köşede gözlerinin önünden geçen kar taneciklerinin yarattığı sisin içinden bir gölge olduğunu gördü ve onun Clariss olabileceğini düşünerek: "Clariss sen misin?" diye seslendi. Rüzgardan ayakta durmakta zorlanan Rosalié dayanamayarak bir ağaca yaslandı. Cevap gelmeyince telaşlanarak o tarafa doğru yürümeye çalıştı. Yaklaşmaya çalıştıkca: " Clariss! Clariss! heey beni duymuyor musun?" diye bağırmaya çalışıyordu. Onu duymadığını anlayınca ağçalara tutunarak Clariss'in yanına ilerledi.Clariss, o kadar dalgındı ki,Rosalié'nin yanına geldiğini fark etmedi bile...
| |
| | | Angelique Gwyn Xetha Oyuncu
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 13 Yaş : 34 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11402 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 17/04/09
| Konu: Geri: Sanatçı Alımları Cuma 17 Nis. 2009, 22:12 | |
| 17 ~ Angelique Gwyn Xetha ~ Dansçı
- Spoiler:
~ KIZLAR YATAKHANESİ ~
Dışarıda soğuk ve esintili bir hava bulunmaktaydı. Jasmine o sıralarda mışıl mışıl uyuyordu. Saatin " zırrr " diye ötmesi ile uyandı. Hiç de kalkmak istemiyordu biraz yorgun bir hali vardı. Çünkü o hafta Jasmine için çok yorucu ve sıkıcı bir gün olmuştu. Gerek dersler gerekse arkadaşlarıyla yaşadığı problemler açısındandı. Saati kontrol etti. Saatin daha erken olduğunu görünce yorganını tekrar kafasına doğru geçirdi. Bir kaç dakika sonra uyuyamadığını farketti. Yatakhanede ki öğrenciler hala uyuyorlardı. Jasmine biraz daha uyumak istedi ama bulutlardan sızan güneş ışınları tam da gözüne geldiği için o an da tüm uykusu alt üst olmuştu. Zaten fazla uyusaydı derse geç de kalabilirdi. Bir yandan da iyi olmuştu aslında. Yatağından uykulu gözlerle kalktı. Adımlarını lavaboya doğru atmaya başladı. Bir yandan da belirsiz bir şekilde esniyordu. Elini ağzına götürdü. Elini, yüzünü yıkayınca bir an olsa kendine gelmişti. O sırada Jennifer uyanmış aynada kendine bakmakla meşguldü. Ona gülümseyen yüzüyle selam verdi. " Günaydın Jennifer' cım. " Sonra Jennifer da gülümseyerek ona başıyla selam verdi. Bir kaç dakika sonra karnı guruldamaya başlamıştı. Karnı acıkmışa benziyordu. Biraz daha beklemeliydi çünkü giyindikten sonra büyük salona iner orada karnını doyurur oradan doğru dersliğe gitmeyi planlıyordu. Bir bir yukarı çıkmak istemiyordu. Zaten derslikte Büyük salona yakındı hemen gidebilirdi. Hemen dolabını açarak gömleğini ve pantolonunu aldı. Kendinden uzat tutarak kirli olup olmadığına baktı. İkisinin de temiz olduğunu görünce ilk olarak üzerinde ki geceliğini çıkartarak gömleğini giydi. Bir kaç dakika da düğmelerini ilikledikten sonra pantalonunu giydi. Jennifer da giyiniyordu. Onun da dersi olduğunu anlamıştı. Jennifer, Jasmine'dan 2 yaş büyük olduğu için dersleri farklı oluyordu. Yani ders saatleri. Ama bazen de aynı oluyordu. Jasmine cüppesini giyerken Jennifer'ın yanına giderek sordu. " Canım senin bugünkü dersin ne Sihir tarihi mi? " Aslında girip girmediğini bilebilirdi ama bazen karışıklık oluyor ve Jasmine'nın kafası karman çorman olduğu için sormayı uygun gördü. Belki aynı derse gireceklerse birlikte giderler diye sormuştu Jasmine. Jennifer gömleğinin düğmelerini ilikledikten sonra cevap verdi. " Evet canım Sihir tarihi dersi için hazırlanıyorum. " Jasmine de onun sihir tarihi dersi için hazırlandığını duyunca mutlu olmuştu. Jasmine birlikte giderler diye umuduyla hızlı hızlı giyinmeye başladı. Tek başına gitmektense Jennifer ile gitmek daha mantıklı olurdu. Jasmine gülümseyen gözlerle söze başladı. " Aaa ne kadar güzel bende Sihir tarihi dersi için hazırlanıyorum. O zaman birlikte gideriz değil mi? " Sonra gülümseyerek Jennifer' a bakmaya başladı. Jennifer' ın yüzü birden değişmişti. Neden olduğunu Jasmine hiç anlamamıştı. Üzerine cübbesini giyerken Jasmine baktı ve söze başladı. " Hmm iyi olurdu canım ama şuan benim çok işim erken gitmem gerekiyor. Sonra artık. " Yüzünde bir anlık mahçupluk vardı. Jasmine' nin de o gülümsemesi yerini suratının eğilmesine bırakmıştı. Biraz üzülmüştü Jasmine ama nasıl olsa aynı derse gireceklerdi sonuçta orada da buluşa bilirlerdi. Jasmine o kadar da kafasına takmamıştı. Giyinmeye devam etti. Jasmine bir kaç dakika sonra giyinmişti hazır olmuştu. Jennifer, Jasmine'den önce çıktığı için o günlük derse kendi gidecekti. Biraz sıkılacaktı ama yalnız kalması birazda onun için iyi olacaktı. Hemen çantasına uygun eşyalarını koydu ve yatakhaneden ayrılarak dersliğe doğru yol aldı.
~ SİHİR TARİHİ DERSLİĞİ ~
İçeriye girdiğinde derslik her zaman ki gibi pırıl pırıldı. Bunu sadece Profesör Rosita yapabilirdi. Çünkü o pislikten hiç hoşlanmazdı. Çok tatlı ve çok cana yakın bir bayandı. Jasmine kendini onun yanında çok huzurlu hissediyordu. Profesöre gülümseyerek Jennifer' ın yanına doğru oturdu. Gerekli eşyalarını sırasının üzerine koyarken dikkat etmediği bir şey vardı. Sırasının üzerinde bir cincüce resmi vardı. Jasmine bir an Profesör Rosita'nın cincüceleri işleyeceğini düşündü. Eşyalarını tekrar çantasının içine koydu ve diğer öğrencilerin gelmesini herkes gibi beklemeye başladı. Bir kaç dakika sonra sınıf dolup taşmıştı. Profesör Rosita herkesin geldiğini görünce öğrencilerin karşısına doğru geçti ve ilk cümleleri dudaklarından dökülmeye başladı. " Evet arkadaşlar bugün ki ders konumuz cincüceler. Gördüğünüz gibi her birinizin sırasında , daha önce görmüş olsanız da bir cincüce resmi var. Sizden resimlere bakıp , hayatınızda ilk olarak ne zaman bir cincüce gördüğünüzü söylemenizi istiyorum. " Sonra sıraların arasında gezinmeye başladı. Tüm öğrenciler ilk kez ne zaman gördüklerini söylemeye başladılar söz alarak. Jasmine de aklında ne zaman gördüğünü anımsaya başladı. Çünkü uzun zamandır cincüce görmüyordu. Bir kaç dakika sonra sıra Jasmine' ye gelmişti ve aklında ne zaman gördüğünü hatırladı ve ayağa kalkarak söze başladı. " Ihmm sanırım ilk olarak Gringotts Büyücü Bankasına gittiğimde görmüş olmalıyım. " Gülümseyerek yerine oturdu. Jasmine sözlerinin doğru olmasını umuyordu. Profesör Rosita herkesin söylemesini bitirdiğini anlayınca öğrencilerin arasında gezinmeyi bırakarak bir an duraksadı ve tekrardan konuşmaya başladı. " Çoğunuzun söylediği gibi cincüceler , genelde büyücülere hizmet verirler. Gerek evlerimizde , gerek bankalarda , gerek ise Hogwarts'ta. Hepinizin bildiğini sanıyorum ki Hogwarts'ın mutfağında bir çok cincüce hizmet vermektedir. Biraz daha detaylı bilgi verecek olursam , şunları söyleyebilirim. Cincüceler silah yapımında ustadırlar. Gryffindor'un Kılıcı'nı da yüzyıllar önce cincüceler yapmıştır. Silahlara sadece onların yapabilecekleri birtakım özellikler katarlar. Cincüce yapımı silahların temizlenmesi gerekmez, çünkü onların kullandıkları gümüş dünyevi kirleri uzak tutar sadece ona güç veren şeyleri emer.Cincüceler asasız sihir yapabilirler. Asa taşıma hakkı, uzun zamandır büyücüler ile cincüceler arasında çekişme konusu olmuştur. Büyücüler bu usta asa yapımcılarının asa ilminin sırlarını onlarla paylaşıp güçlerini arttırmalarını istememektedirler. Aynı zamanda cicüceler de kendi yaptıkları silahların yapım sırlarını büyücülerle paylaşmamaktadırlar." Jasmine bu söylenilenlerin hepsini kelimesi kelimesine parşömenine kaydediyordu. Çünkü bu söylenilenler onun için çok önemli olabilirdi. Bir yandan yazarken bir yandan da profesör Rosita' yı can kulağıyla dinliyordu. " Cincücelerin mülkiyet, ödeme ve geri ödeme fikirleri, büyücülerinkiyle aynı değildir. Bu yüzden de büyücülerle cincüceler arasındaki iş ilişkileri yüzyıllardır rahatsızlık verici olmuştur.Cincüce yapımı nesnelerin muhafaza edilmesini, daha fazla ödeme yapmadan büyücüden büyücüye geçirilmesini hırsızlık sayarlar. Bütün bunlar nedeniyle de cincücelerle anlaşma yapılırken son derece dikkatli olmak gerekir. " Jasmine yetişmek için hızlı yazıyordu. Bir yandan da unutmamak için içinden tekrar ediyordu. Sonun da hepsini yazmayı bitirmişti. Profesör Rosita bazı öğrencilerin yazamadıklarını görünce biraz duraksadı ve tekrar söze başladı. " Yetiştiremeyenler için tekrar ediyorum , dikkatli dinleyin. Cincüce yapımı nesnelerin muhafaza edilmesini , daha fazla ödeme yapmadan büyücüden büyücüye geçirilmesini hırsızlık sayarlar. Bütün bunlar nedeniyle de cincücelerle anlaşma yapılırken son derece dikkatli olmak gerekir. Sanırım bugünlük bu kadar yeterli. Ders bitmiştir." dedi ve eşyalarını toparlayarak Jennifer' dan önce ortak salona doğru yöneldi.
| |
| | | Euphoria Szôlôssy Vendéglője Restorant Sahibesi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 862 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan ~ O dahil kimse bunu bilmese de. Galleon : 12104 Ekspresso Puanı : 35 Kayıt tarihi : 21/03/09
| Konu: Geri: Sanatçı Alımları C.tesi 18 Nis. 2009, 14:49 | |
| Rütbeleriniz verilmiştir. | |
| | | Veronicha Galinthias Gringotts Cincüce Şefi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 31 Yaş : 30 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11425 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 12/04/09
| Konu: Geri: Sanatçı Alımları C.tesi 18 Nis. 2009, 19:27 | |
| Constance Helen Andrenyi 23 Vampirlikle beraber Piyanist olmak istiyorum. ~
Ben Daffodil sitede rp'lerim mevcut ama isterseniz yollayabilirim.
En son Constance Helen Andrenyi tarafından Perş. 23 Nis. 2009, 17:00 tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi | |
| | | Léxie Evely Lou'wers Madam Puddifoot'un Çay Dükkanı Sahibesi & Ressam
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 207 Yaş : 30 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11513 Ekspresso Puanı : 1 Kayıt tarihi : 02/04/09
| Konu: Geri: Sanatçı Alımları C.tesi 18 Nis. 2009, 21:10 | |
| - Léxie Evely Lou'wers demiş ki:
- Adım:Léxie Evely Lou'wers
Yaş:20
Meslek.[ya kabul ediliyormu bilmiyorum ama dükkansahibeliğiinn yanında istiyorum.]Ressam
Örnek rp:
Altın sarısı renklerle kaplanmış , üzeri zarif taşlarla bezenmiş bu kitap elindeydi artık Lexie'nin. Sevgilisinin kayboluşundan günler geçmiş olmasına rağmen hala onu aklından çıkaramayan Lexie , sevgilinin bu gizli kayboluşunun sebebebini ne pahasına olursa olsun bulacağına emindi. İçinde sevgilisinin aşkı , elinde sevgilisinden geri kalmış tek şeybolan defteri tavan arasının tek güneş alan yeri olan küçük , ahşap pencereye doğru yürüdü Lexie. Camdan baktığında ormanlığın arkasındaki gölden aziz bir senfoni gibi gelen kurbağa sesleri Lexie'yi eski günlere , sevgilisinin canı pahasına sevdiği günlere götürdü. Lexie'nin ilk aklına gelen Edwart ile devasa, kimsenin kimseyi görmediği balodaki tanışma anıları olmuştu.O gece Lexie inanmadığı aşkı tatmış " İlk kez birisine inanmıştı. Fakat Eva bu büyülü aşkı Edwartın büyük ihanetinin bozduğunu düşününce kendisini toparladı ve ne olursa olsun Edwart'tan bununhesabını sormak için onu bulacağına kensini bir kez daha inandırarak girişteki sazlardan yapılmış kullanılmaz haldeki sedire oturdu ve defteri açtı. Lexie defterinin ilk iki sayfasını çevirdikten sonra gözyaşlarına hakim olamadı.Defteri iki koluyla sımsıkı tutarak öptü öptü öptü. O devasa gecede Edwart'a kondurduğu son öpücük gibi adeta. Lexie elinde üstüne Edwartın kokusu sinmiş altın sarısı defteri alıp eskimiş sedirden ayağa kalktı.Önce kapıya doğru doğrulup gitmeyi düşünmüşken Edwart ve hayallerini geride bırakamayacağını anlayıp takırdayan tahtalar üzerinde karşısında sevdiği varmışçasına defterle dans etti. Hertarafı tozla kaplanmış yerde çıkan ayak izlarini anca sedire tekrar oturduğunda farkedebilmişti Lexie.Defterin kalan onlarca sayfasını incelemek üzre defteri açacak olan Lexie dışarıda ürpertici rüzgarın savurduğu dalgaları ''Edwart ! Edwart!'' olarak algılıyordu. Lexie haykırarak ''Susun.Susun.Acıyın bana.Susun...''diyerek seslendi.Sonunda defteri açan Lexie defterin sol üst kçşesinde yazılı olan tarihe buğulu gözlerle bakarak tarihi algılamaya çalıştı.Tarih Edwartın kayboluşundan iki hafta sonrasını gösteriyordu. Defterdeki bu sayfada baştan sona -Bu senin için en iyisiydi.- yazıyordu. Lexie sayfayı eline alarak kağıttan bir hışırtı çıkarttı <bir sonraki sayfayı açtı Lexie< Bu sayfayı boydan boya kaplamış bir kalp resmi ve üstünde yazılı olan Lexie yazısını gördü . İyice kafası karışmıştı Lexie'nin bu kayboluştan yirmi gün sonra yazılmıştı ve Lexie hala Edwart'ın kalbindeydi.Edwart'ın kayboluşun sebebinin ölüm olabileceğini düşünen Lexie'nin kalp atışının sesi rüzgardan daha sert ses çıkartmaya başlamıştı.Onu seviyordu hala onun aşkı sıcakcık kalbinde duruyordu Lexie'nin.Rüzgarın çığlık sesleri kesilmiş etrafı sessizlik kaplamıştı.Yavaşça ayağa kalkan Lexie'nin kucağındaki defter yere düştü. Lexie ağır ağır pencereye doğru doğru yürüdü , ormandan gelensert rüzgar bir nebze olsun ferahlatabilirdi belki! Elini ileri doğru uzattı ve aynı anda çığlıklar koridorlarda duyulmaya başlandı. Korku ve yorgunluk duygusu Lexie'yi kapıya doğru çevirdi . Lexie kısaca korkunun vermiş olduğu düşüncelerle hayallaer kurmaya başladı.Ya içeri gelen Lexie'yi öldürürse fakat bunun Edwartı bu harabe klübede değilde onu doğru yerde aramasına yardımcı olabilirdi.Ya da içeri giren Edwartsa dedi biranda ya onu bulup ''Neden?'' sorusunu sorabilecekse...Lexie korkuyla hayaller kurarken tahta çürümüş üstünde eski bir süs yapıştırılmış olan kapıdan sapsarı göz alıcı bir ışık göründü , ardındanda yüzünde derin çizgiler taşıyan çehresinin sağ tarafı yanmış olan yaşlı bir adam... Adam Lexie'ye doğru yaklaşıp ''Küçük hanım buranın öyküsünü duymadınız galba? Burası yıllar önce ölüme terkedilmiş yaşlı bir kadının eviydi. O günden sonra buraya genç bi adam uğradı sadece bu kilitli kapıyı açmaya cesaret eden tek kişi.... '' Yaşlı adam zunca düşündükten sonra derin bir nefes alarak devam etti: ''Fakat küçük hanım bunun bir önemi yok buraya şuanda girebilen tek kişi benim ve burada gece olunca korkunç şeyler olur. Ruhlar rahat bırakmazlar kapılar çığlıklar...Şu kutu varya -adam eliyle Lexie'nin defteri aldığı kutuyu gösterdi- her gece mutlaka ruhlar tarafından ziyaret edilir ve içi açılır tekrar kilitlenir. Şimdi sen bunları nereden bildiğimi merak ediyorsu öyle değilmi? '' Lexie'den ses alamayan adam devam etti: ''Bak şu karşıya oradaki kocaman ormanlık görüyorsun değil mi? Orasıda benim evim. Buraya araştırmacılar gelmişti şehirden incelemek için bu evi bir tanesi gruptan en genci burada kalmaya evde kalıp olacakları görmeye karar vermişti. Peki noldu biliyor musun ? Hıh işte o kalan gence nolduğunu kimse bilmiyor. Sabaha gençten kalan tek şey kayıtta olan kameraydı ve incelediklerinde tüm bu gerçek öğrenildi. Dehşet ama gerçek.''Adam pencereye geçebilmek için Lexie'yi ittirdi ve pencereden dışarı doğru kolunu uzattı: ''Hadi bakalım şimdi buraya nasıl geldiysen geri dön ! '' diyerek Lexie'nin kolunu sıkıca kavrayıp kapıya doğru çekti. Lexie buradan çıkacaksa defteride almalıydı yanına. Yaşlı adama itaat edercesine onla birlikte yürümeye başladı. Ve kapıya ulaştıklarında adamı ittirip , deftere doğru koştu yere düşmüş olan defterdeki kocaman yazılmış iki satırı okuyabildi ancak Lexie. Adam yanına gelip Lexie'nin kızıla çalan saçlarından sertçe tutup yukarı çekerek Lexie'i kapıya doğru sanki bir cansızmışçasına hızlı bir darbeyle fırlattı . Ve deftere bakıp cebinde birşeyler aramaya başladı sonunda çıkan bir kibrit kutusuydu. Defteri alevler içerisinde bırakan alevli kibriti deftere attı , defter alev aldı ve adam hızlıca Lexie'yi sürükleyerek dışarı çıkartıp , kapının önüne attıktan sonra kayboldu. Lexie'nin gözlerinden hiç boşalmamışçasına yaşlar akıyordu bunun nedeni can acısı değildi oysaki bunun nedini Lexie'nin ağzından dökülen iki sözcük açıkça ortaya koyuyordu. ''Son sayfa.''Defterin son okuyabildiği sayfası gözünde canlandı Lexienin koca bir sayfaya yazılmış şu iki cümle: ''Sana hiçbir zaman ihanet etmedim aşkım, Lexie Fakat ikimizde olması gereken yerde olmalıydı sen çok istediğin Hogwartsta , sensiz hiç bir anlamı olmayan bense sonsuz uykuda...'' C.tesi 18 Nis. 2009, 14:49 -------------------------------------------------------------------------------- Rütbeleriniz verilmiştir. ***Benim isteğimdemi kabul edildi? Kabul edildiyse rütbem yok? Yada rpm mi beğenilmedi? bilgiverirseniz sevinirim. | |
| | | Emânuelle Czechowïcz Keman Sanatçısı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 38 Yaş : 29 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11436 Ekspresso Puanı : 1 Kayıt tarihi : 06/04/09
| Konu: Geri: Sanatçı Alımları Çarş. 22 Nis. 2009, 22:29 | |
| Ad Soyad: Priscilla Roquemore İstenilen Meslek: Keman Sanatçısı Örnek Rp :
- Spoiler:
Dümdüz yola adımlarını oldukça temkinli atıyordu. Her adımında hissiz ifadesiyle sokağı dinlerken; ıslak elleriyle asasını daha da sıkı kavrıyordu. Sanki her an umutsuz yere kaçtığı bir şey gizliydi kalbinde. Onu adeta cisimleştiriyordu gözlerinin önünde. Bu en küçük düşüncesinden dahi korktuğu, her an ondan saklandığı şey neydi?
O mide bulandırıcı olay gözlerinin önünde canlandıkça bir kez daha iğreniyordu bütün yaşadıklarından. Bütün bulaştığı lanet olasıca olaydan. Yaşadıklarını geri getirememenin onda tekrar ´Keşke´ düşüncesini yaratması üzerine, tiksinti ifadesini yüzünden silerek tekrar sükûnetine büründü. Bu ifadeyi kapatmak için karanlık cüppesinin kenarın gümüş maskesini çıkardı. Sadece Ölüm yiyen olduğunu belli etmeyen bir maske değildi bu; gerçek duygularını ve ruhunda tüm yaraları gizleyen aldatıcı bir görünüştü.
Kadının ayak sesleri bir an kesintiye uğradı, siyah demir kapının detaylı işlemelerini süzmeye başladı. Kapının kulpunu sıkı sıkıya kavradıktan sonra, oldukça kısa bir aralıktan adımlarını bahçenin öbür ucunda kalan yıpranmış kapısına yönlendirdi. Yere sızan titrek ışık demetlerinden, içeride yalnızca bir mumun yakıldığının bir işaretiydi sanki. Bu şaşalı görünümün altında nelerin yattığını öğrenmek üzere sabrına hakim olamazken, aldatıcı sükûnet ifadesini tekrar yüzüne yerleştirerek kapıyı araladı.
Anında yaptıklarını geri almayı düşünürcesine bir istek belirdi içinde, ´keşke´lerin zamanıydı yine. *Ah zahmet etmeseydin Lâne...* Kirli saçlarının ardından siması zorlukla seçilen kadına döndü, ölümcül bakışlarla onu süzdü fakat; cevap vererek kendini küçük düşürmeyi göze alamadı. Ortalardan ayrılan yerine geçerek, solgun yüzünü titrek mum ışığında parlayan adama çevirdi. Her zamankinden daha sessizdi bu yılanımsı yüz, kırmızı gözleriyse boş boş kıvranan kadının tekine çevrilmişti. Bu etkiye kapılarak dalga dalga saçıyla uzanmış kadına çevirdi gözlerini, biraz önceki tiksinti ifadesi yeniden yerini almıştı. Ölümün sesi kadar soğuk bir ses işitti kulaklarında, tekar dönmeden edemedi. *Onunla uğraşmayacağım fakat; eğer sen istersen...* Bir ölü gibi donuk gözlerin kendisine çevrildiğini gören Lâne ister istemez sırıttı. İntikamın tatlı kokusu! Yüzünde oluşan çirkin ifadeye aldırmadan, bir parça ete saldıracak bir köpek misali porsuk asasını alinde sıkı sıkı kavradı. Gözlerine bakmak imkansızdı, bir bıçak gibi keskindi gümüşi bakışlardı. Tiz haykırışlarına rağmen kadının saçalrını sıkıa kavrası ve içine en küçük bir acıma belirtisi olmadan ona bahçeye doğru sürükledi.
Kan ter arasında kadın boğuluyor gibiydi; hala sesini tüm Londra'ya duyurmaya kararlıydı. Kadına en güçlüsünden bir tekme salladıktan sonra ağzını kendisinden beklenmeyecek kadar güçlü sıktı. Tırnaklarını adeta bir panter gibi kurbanının vücuduna geçirmişti. Kadın artık yalnızca yalvarıyordu; ´lütfen´ cevabını kabul etmemeye çok önceden karar vermişti Lâne. *Seni sürtük! Benden kurtulacağını mı sandın, ha?* Onu kirli bir eşya gibi görüyordu, hatta elinde tutmaya bile tiksiniyordu bu korkunç varlığı. Bir an önce iki sözcükle yok etmek istiyordu onu. Bir yandan da onu öldürmekle sadece sonu gelmeyecek bir işkenceden kurtaracaktı sadece.
*Crucio!* Asasını kadının kalbine yasladı acı içinde kıvranırken. Oldukça sadist düşüncelere sahip Lané bu durumdan öylesine zevk alıyordu ki, kıvranan kadına bir tekme daha salladı. Bu seferki öbürüne nazaran çok daha sert, çok daha vahşi bir taneydi. Dakikalarca içindeki intikam hırsını bir türlü dindiremedi genç kadın, böyle giderse kendi akıl sağlığını bir daha yerine getiremeyecekti. Bir an gök yüzünün korkunç turuncusuyla gözlerini kırpıştırdı. Birazdan büyücülerin akın halinde geleceğini fark ederek, işini en kolay yoldan halletmeliydi bu durumda: *Avada Kedavra!* Sesinde en ufak bir tereddüt olmadan, asasını bunca acıya rağmen hala yalvarabilen -ki bu oldukça küçük düşürücüydü ona göre- kadına yöneltti. Kendini tam bir baş belası olarak gördüğü anca cesedi bahçenin ücra bir köşesine sürükledi. Demir kapıyı aralarken bu simanın onda çok derin izler bırakacağından oldukça emindi.
| |
| | | Charlie von Diederich Seherbaz Karargahı & UBBP Genel Başkanı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 2101 Yaş : 29 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12545 Ekspresso Puanı : 49 Kayıt tarihi : 05/05/08
| Konu: Geri: Sanatçı Alımları Çarş. 22 Nis. 2009, 22:55 | |
| Kabul edilmiştir, rütbeniz verildi. | |
| | | Christian Alexz Maxwell Oyuncu ~ Manken
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 60 Yaş : 33 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11414 Ekspresso Puanı : 2 Kayıt tarihi : 23/04/09
| Konu: Geri: Sanatçı Alımları Perş. 23 Nis. 2009, 13:40 | |
| #Christian Alexz Maxwell #21 #Oyuncu
Pm admine gönderilecek | |
| | | Arwin Jalen Crawford Oyuncu
Mesaj Sayısı : 25 Yaş : 30 Galleon : 11388 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 23/04/09
| Konu: Geri: Sanatçı Alımları Perş. 23 Nis. 2009, 13:45 | |
| Arwin Jalen Crawford 22 Oyuncu * Isis Leititia Francés diğer üyeliğim. | |
| | | Euphoria Szôlôssy Vendéglője Restorant Sahibesi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 862 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan ~ O dahil kimse bunu bilmese de. Galleon : 12104 Ekspresso Puanı : 35 Kayıt tarihi : 21/03/09
| Konu: Geri: Sanatçı Alımları Perş. 23 Nis. 2009, 14:32 | |
| | |
| | | Franciné Widmore Dansçı & Sokak Müzisyeni
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 107 Yaş : 30 Kan statüsü : Melez Galleon : 11494 Ekspresso Puanı : 3 Kayıt tarihi : 30/03/09
| Konu: Geri: Sanatçı Alımları C.tesi 25 Nis. 2009, 20:09 | |
| - Franciné Leala demiş ki:
- Rütbeme sokak müzisyenliğinin eklenmesini rica ediyorum. Rp vs. önceden yazdığım mesajda mevcut.
.^^ | |
| | | Euphoria Szôlôssy Vendéglője Restorant Sahibesi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 862 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan ~ O dahil kimse bunu bilmese de. Galleon : 12104 Ekspresso Puanı : 35 Kayıt tarihi : 21/03/09
| Konu: Geri: Sanatçı Alımları Paz 26 Nis. 2009, 19:23 | |
| | |
| | | Amenhotep Busiris Karikatürist
Mesaj Sayısı : 57 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11377 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 29/04/09
| Konu: Geri: Sanatçı Alımları Perş. 30 Nis. 2009, 23:18 | |
| Amenhotep Busiris Karikatürist
Etrafını son bir kez daha süzdü, Amenhotep. Hogwarts'da olmak onu mutlu ediyordu fakat daha da mutlu oldugu baska bir sey varsa oda Hogwarts mutfagından zaman zaman calmayı basardıgı Ateş Viskisini göl kenarında icmekti. Bugün yine bir kac tanesini caktırmadan alıp göl kenarının kuytu bir kösesinde bulunan kayalıkların dibine oturmaya gidecekti. Simdi ise su aptal Doki'yi bulması gerekiyordu. Neredeydi bu lanet olası ev cini. Etrafına bakarken bir yandanda yavasca mutfaga dogru ilerliyordu. "Doki, Doki, Doki, Doki... " diye kendi kendine sayıklamaya baslamıstı bile. "Aptal Doki, aptal Doki, aptal Doki..." Bu yaratıklar nasıl olurda bu kadar birbirlerine benzeyebilirlerdi ki? Hem Doki mutfak kapısının girisinde olcagına dair kendisine söz vermisti. Bu seferki tehditi lanet olası cini korkutmamıstı anlasılan. Kendi kendine bir daha ki sefere daha iyi bir tehdit bulacagına dair yemin etti. "Ahh Doki, pis Doki, aptal Doki..." diyerek hala sayıklamaya devam ediyordu. Ev cinini bulması gerekiyordu; hem kardesi Theoris'e de göl kenarında icecekleri icin söz vermisti bile. Kardesinin gazabına maruz kalırsa eger Doki'yi öldürebilirdi. Theoris bugün Amenhotep'i öldürmezse tabi.
Pes etmiş bir sekilde göl kenarına kaderiyle yüzlesmeye giderken arkasından duydugu tiz bir sesle hemen Doki'nin geldigini anlamıstı. Arkasına döner dönmez "Neredesin, seni lanet olası!" dedi fakat Doki'nin elindeki koca bir sişe ateş viskisini görünce kendisine engel olamadı ve ev cinine dogru giderek "Bu iyiliklerini asla unutmayacagım biliyorsun degil mi?" diye bagırdı bir yandan sesli ve neseli bir halde gülerken. "Al bakalım dostum." dedi ve cebinden cıkardıgı büyük, iki paket meyan köklü cikolatayı ev cinine uzattı. "En sevdiklerinden ve en sevdiklerimden." diyerek cine göz kırptı ve referans yaptı. Cin oldukca mutlu görünüyordu. Ateş Viskisini Amenhotep'e uzatarak "Anlasma anlasmadır, efendim." demesiyle gitmesi gerektigini söyleyerek Hogwarts'ın karanlık koridorlarında gözden kayboldu. Görevini basarıyla tamamlayan Amenhotep sırıtarak viskiyi cübbesiyle kamufle etti.
Gözlerden uzakta olmaya calısarak koridorlarda yürümüstü ve her sey istedigi gibi ilerlemisti ve böyle devam etmesini istiyordu. Göl kenarına gitmesi yirmi dakikasını almıstı. Gecenin karanlıgında kahkasını durduramadı. Kardesi Theoris hala etrafta gözükmüyordu. "Hmm nerede bu kendini begenmiş lanet olası sıcan." Adımlarını biraz daha hızlandırıp kayalıkların dibine kardesinden önce ulasma cabalarına girismisti. Her zaman oturdugu oval taşın üstüne oturarak viskiyi cıkarmıs ve kardesinin geciktigi her dakika icin bir yudum midesine indirmeye baslamıstı. Altıncı dakikadan sonra viskinin cabucak bitebilceginin farkına varıp cok eskilerden duydugu bir sarkıyı söylemeye karar verdi. Böylelikle hem viski yerinde durmus olacak hemde zaman gecirebilecekti.
"The islands in the south ~ are warm ~ ♪ Paina-Purupuru ~ Their heads get really hot ~ ♪ And they're all idiots ~ ! ♪ " Sarkının yarısında duydugu wrackk wrackk sesiyle bütün herseyi yapmayı bıraktı. Sarkı söylemeyide tabii ki. "Keçi? Bir keçi sesi mi? Nerede? Gölün icinde bir keci mi? -Kurbagayı eline alıp- Bu da ne? Bütün hayallerim yıkıldı! Gercekten bir keci görcegimi sanmıstım. Pfffff..." Elinde duran kurbagayı suya atarak tekrar eski moduna girdi. "İkinci mısra"
"The islands in the north ~ are cold ~ ♪ Hyakkoi-koikoi ~ Their heads shiver all around ~ ♪ And they're all idiots ~ ! ♪ "
İkinci mısranın basından beri arkasında duran Theoris'i henüz fark etmemisti. Sarkıyı bitirdiginde arkasından cıkan homurdanma sesiyle arkasına baktı. "Sen gerçekten Busirislerin en salagısın, abi!" demesi ve Amenhotep'in kafasına hızlı bir yumruk indirmesi bir olmustu. Acıdan vıyaklayan Amenhotep "Ahh kardesim, burada ne arıyorsun?" dediginde kafasına gelen diger bir yumrukla Theoris'in buraya neden geldigini hatırladı. İşaret parmagını basının hizasına doğru kaldırıp "Ahh nasıl unuturum bende seni bekliyordum zaten, kücük Busiris." dedi gülümseyerek. Kardesinin varlıgı ne olursa olsun bu dünyada yasama tutunmasını saglıyordu Amenhotep'in. Viski sisesini kardesine uzattı ve "Sarkımı nasıl buldun?" dedi cana yakın bir sekilde. | |
| | | Euphoria Szôlôssy Vendéglője Restorant Sahibesi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 862 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan ~ O dahil kimse bunu bilmese de. Galleon : 12104 Ekspresso Puanı : 35 Kayıt tarihi : 21/03/09
| Konu: Geri: Sanatçı Alımları Cuma 01 Mayıs 2009, 11:52 | |
| | |
| | | Theoris Neith Busiris Oyun Yapımcısı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 3 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11372 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 29/04/09
| Konu: Geri: Sanatçı Alımları Cuma 01 Mayıs 2009, 19:01 | |
| Theoris Neith Busiris Oyun Yapımcısı - Spoiler:
Başka bir sitede başka bir üyeliğimle yaptığım rp'dir. ~ Yatakhane ~
"Tanrı aşkına..! Uyumak istiyorum!"
O belirgin aksanıyla sanki birisine küfür ediyorcasına kısık seste söylenmişti. Lycia gözlerini yavaşça ovuşturdu. Neredeyse gece üçten beri ödevi yapmaya çalışıyordu. Elindeki kalemi hızlıca kağıdın kenarına koydu. Saat beş buçuk olmuştu ama hala Lycia uyuma çabalarına girmemişti. Kan çanağına dönmüş gözlerini yatakhanede gezdirdi. Bütün kızlar horul horul uyuyordu; Lycia dışında. Önünde duran muma doğru hafifçe üfleyerek söndürdü. Zaten artık güneş yüzünü göstermeye başlamıştı. Hafifçe aydınlanmış havaya gözlerini kaydırdı. Güneş bulutların arasından artık kendini göstermeye başlamıştı bile. Yatağının en köşede olmasının mutluluğuyla önündeki kağıtları eline aldı. Yatağının sağına doğru hafifçe eğilerek kağıtları baş ucuna doğru hafifçe bıraktı. Kağıtlar tam istediği gibi en köşede durdular. Lycia yüzündeki soğuk ifadeyle hızla yorganını kaldırıp içine girdi. Ölmek istiyordu. Ölene kadar uyumak. Başını yavaşça yastığa koyup kendini uykunun ellerine bıraktı. En azından saat dokuza kadar uyumak istiyordu...
~~~
Lycia gözlerini hafifçe araladı. Yaklaşık on dakikadan beri birisi onu sırtının tam ortasından adını söyleyerek dürtüklüyordu. Homurdanarak sağ tarafına döndü. Gözlerinin altı şişmişti. Yvonne dik dik Lycia'ya bakıyordu. Ne var dercesini gözlerini Yvonne'nin gözlerine dikti. Ne yapmaya çalışıyordu bu. Yvonne afallamış bir ifadeyle yatakhaneyi göstermişti. Lycia boş olan yatakhaneye hafifçe gözlerini gezdir. Yaklaşık beş dakika kadar yatakhaneyi süzdü. Son anda başına dank etti. Hızla yatağında doğrulup sinirle gözlerini Yvonne'ye çevirdi. Hızla yatağından aşağıya atladı. Yanındaki dolaptan hızlıca dar bir t-shirt ve dar bir kot çıkartıp hızlıca giyinmeye başladı. T-shirtünün içine giren saçlarını bir el hareketiyle çıkartıp yavaşça aynanın karşısına doğru ilerledi. Pembe tarağıyla dağınık saçlarını yavaşça taramaya başladı. Tarağını sertçe başucuna bırakıp önündeki tel tokalarla saçını dağınık toğuz yapıp kendine son bir kez aynada baktı.
Turuncu t-shirtü altındaki koyu mor dar pantolonuna çok yakışmıştı. Bu gün düz giyinmek istemişti. Aslında ne çıkardıysa onları giymişti. Hızlıca bileğinden dirseğine kadar düzenli bir şekilde ipler bağladı. Hepsi farklı cins olduğu için güzel duruyordu. Yvonne'nin bileğinden tutup hızlıca çekiştirerek yatakhanesine doğru koşmaya başladı. Yatakhanenin kapısına doğru yaklaştığında hafif sesli bir şekilde "Bu arada dzień dobry!" diye bağırarak koridora çıktı. İlk dersin "İleri Düzeyde Güç Kullanımı" olduğunu biliyordu. Kahvaltı bile yapmadan hızla dersliğe doğru Yvonne'yle koşturdu.
~ Derslik ~
İçeri hızla girdiğinde büyük bir şok yaşamıştı. Sınıf neredeyse dolmuştu ve Lycia daha yeni derse giriyordu. En sondaki sırayı gözüne kestirmişti. Nefes nefese sıraya doğru yürümeye başladı. Bir yandanda göz ucuyla etrafına bakınıyordu. *Bunlarda ne böyle? Hepsi dır dır konuşuyorlar. Acaba ağızlarına kağıt tıkasam susarlar mı? Saçmalama Lycia! Kendine gel! Asıl salak olan sensin! Derse geç kalıyordun seni aptal!* Düşünceler beynini kurcalarken önündeki çocuğun arkasını dönüp iplerine dokunmasıyla irkildi. Gözlerini çocuğun gözlerine dikip sinirle bakmaya başladı. Yeşil gözlü çocuk afallamış bir ifadeyle Lycia'ya bakarken sakince konuşmaya başladı.
"Neden bakıyorsun ki?" "İplerime dokunduğun için." "İyide neden bu kadar sinirlendin?"
Lycia gözlerini hızla yuvalarında döndürdü. Kolunu çocuğun elelrinden kendine doğru çekerek hafifçe iplerinin kendiliğinden gevşemesini izledi. Tam iyice gevşecekken gözlerine çocuğun r-shirtünün kenarındaki ipler ilişti. Hızla kolundaki ipler tekrar sıkılmıştı. Sanki birisi dokunduğu anda Lycia'nın derisini kesecek kadar keskin duruyordu. Lycia gözlerini çocuğun koluna doğru kaydırıp açıp olan elini hızlıca kapattı. Çocuğun t-shirtünün kolu hızla sıkılmıştı. Gözlerini çocuğa çevirip tam konuşacakken profesörün içeri girmesiyle ipleri bırakıp ayağa kalktı. Sınıftaki bütün uğultu kesilmişti. Siyah gözleriyle profesörün masasına doğru ilerleyip öğrencilere dönene kadar ayakta kaldı.
Oldukça genç görünüyordu. Lycia alıcı gözlerle profesörü süzmeye başladı. Uzun ve inceydi. Uçuk bir renkte sarı saçları vardı. Gözlerinin rengini pek kestiremesede mavi veya yeşil olduğu hakkında düşünceleri vardı. *Çok güzel! Ayrıca genç!* Gene kendi kendine konuşmaya başlamıştı. O sırada profesör kendini tanıtıyordu. Demek adı buydu. Anjela..! Fransız olduğu adından anlaşılıyordu. Bunları söyledikten sonra dersi anlatmaya başladı. Demek çok önemli bir dersti. O zaman zor bir ders olacaktı. Pür dikkat Profesör Bordéaux'u dinlemeye devam ediyordu. Aniden siyah ve beyaz renklere sahip bir kediye dönüştü. Gözlerini kocaman açıp profesöre baktı. Hayvan kılığına gireibliyordu. Ne kadar iyi bir güçtü. Gözlerini yavaşça bileğindeki iplere kaydırdı. Gücünü söyleme ve kendini tanıtma sırası Lycia'ya gelene kadar iplerine bakıp derin düşüncelere daldı. Yvonne'de adını söyleyip gücünü söyleyince sıranın kendine geldiğini anlamıştı. Sessiz bir şekilde homurdanarak yerinden kalktı. Derin bir nefes alıp gözlerini profesörün gözlerine dikti.
"Adım, Lycia Sonia Lonyttå. Gücüm ise, İp Hakimiyeti-" O sırada gözlerini hızla önünde oturan çocuğa kaydırıp tekrar profesöree çevirerek "-İyi kullandığımı düşnüyorum. Ailemdeki herkeste bu yetenek olduğu için küçüklüğümden beri iyi yetiştiriliyorum Profesör Bor-Bordéaux."
Her zaman k gibi garip aksanıyla konuşmuştu. Etrafındakiler Lycia'ya garip garip bakmaya başlamışlardı. Sakince sırasına oturup profesörün önüne koyduğu kitaba baktı. Alıcı gözlerle kitaba bakmaya başladı. O sırada önündeki çocuk tam Lycia'ya bir şey söyleyecekti ki vaz geçip tekrar önüne dönmüştü. Lycia artık profesörün 'çıkın' demesini bekliyordu. Derin bir nefes alıp gözlerini tekrar profesöre dikti. Acıkmıştı, bunalmıştı, uyumak istiyordu. Acaba ilk hangisini yapcaktı. Yemek mi yiyecekti yoksa uyuyacak mıydı? Şikayetçi bir şekilde homurdandığı anda profesör "Çıkın." demişti. Yüzüne aniden bir tebessüm yerleştirip Yvonne'yi orda unutup hızla sınıftan çıktı. Nereye gideceğini şeşırmış bir halde koridorlara doğru inmeye başladı.
| |
| | | İbrahim Emre Ürem Karikatürist - Grafiker
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 92 Yaş : 39 Kan statüsü : Melez Galleon : 11379 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Sanatçı Alımları C.tesi 02 Mayıs 2009, 21:02 | |
| Ad: İbrahim Emre Ürem Yaş: 23 Meslek: Karikatürist - Grafiker Örnek RP: Dayrnt Edward Black diğer karekterim. Onun dışında birçok karakterim var. Gerekirse onların RP'lerinden birini okuyabilirsiniz. Olmazsa ben RP eklerim. | |
| | | Albert Sven Hallstad The Puzzle Ortağı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 319 Yaş : 33 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11446 Ekspresso Puanı : 13 Kayıt tarihi : 27/04/09
| Konu: Geri: Sanatçı Alımları C.tesi 02 Mayıs 2009, 21:18 | |
| rütbeme Çellist eklenmesini rica ediyorum gerekiyorsa tekrar form doldurayım. | |
| | | | Sanatçı Alımları | |
|
Similar topics | |
|
Similar topics | |
| |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |